5.Meal Hatmi Buluşması

Gönül Ayyıldız

Updated on:


Bazen diyorum ki; bu yaşadığımız şeyin adı 5.Mealbuluşması değil de “Yıllar geçtiğinde unutulmak istenmeyen anılar vol5”olmalı. Sonra da vazgeçip, sizin için bunu bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Ve benim içinse, ajandama bırakılan birkaç cümlelik not bile 22 Ocak 2017 tarihini baştan yaşatabilecek kadar anlamlı. Şöyle yazmışım eve dönerken;  “Sevilesi bir Pazar için teşekkürler Allahım! Bu kadar farklı insanı bir araya getirdiğin için teşekkürler! Kundaktaki miniklerim, Suriyeli kızlarım, Türkmen misafirlerim, uzaklardan gelen ablalarım, güler yüzlü kardeşlerim, huzur veren teyzelerim ve torunlarıyla gelen nenelerim için teşekkürler! Güzel olan her şey gibi bu da senin nasip etmen sebebiyleydi, teşekkürler!”

Şu satırlar üzerinden kaç yıl geçerse geçsin anlamını kaybetmeyecek. Fakat benim için anlamlı olmasının dışında, merak edenler ve gelemeyenler için düne dair birkaç şeyden bahsedeceğim elbette; Mesela her buluşma gibi bunda da erkenden yollara düştüğümüzü ve kafe köşelerinde kahvaltı eşliğinde dua kağıdı sardığımızdan bahsetmezsem hatrı kalır dostlarımın. Ya da vakıfı erkenden bizim için açan Zeliha hanımı anmasam da eksik olur bu yazı. Ya da mesela vakıfa ilk gelen 18 yaşındaki gencecik kardeşimden ve onun hizmet yolundaki müthiş gayretlerinden bahsetmezsem, gerçekten dünü anlatmış olur muyum? Kendisi, ne yapabilirim diye durup düşünmekten öteye geçmiş bir kardeşimiz, bir iki yıl evvel bizimle tanımış olduğu MektebiSuffa’da ilk yazısını yayımlayacak kadar geliştirmiş kendini. Işıl ışıl gözleriyle, boyundan büyük kitapları ve alimleri tanımasıyla hatırlayacağım ben onu daima. Boyundan büyük kitaplar demişken ZeynepZerka geldi mesela aklıma, başlamış olduğumuz için usulca girdiği salonun en uç köşesine oturmasını hatırladım. Sonra onu daha rahat görebileceğim bir yere alırken nasıl utandığını. Utanmak demişken Suriyeli misafirlerden  bahsetmek gerekir sanırım. Biri 7 biri 9 yaşında iki kardeşin, akşamdan talim yaparak ve sabah en güzel elbiselerini giyerek geldikleri bir buluşma nasıl güzel geçmez Allah aşkına? Aşr okudukları için verdiğimiz ufacık hediyeleri çekindikleri için kabul edemeyen, Birgül ablalarının verdiği çikolataları “diğer çocukların canı çeker” diyerek yemeyen ve buz gibi ayaklarına rağmen pempe pembe yanakları olan canım Suriyeli misafirlerim benim. Suriyeli demişken Türkmen misafirleri de anmadan olmaz sanırım. İki minik yavrusu ve Tokattan gelen güzel kardeşi ile aramıza katılan tatlı mı tatlı bir hanım. Hanım demişken aralarda ufacık tefecik dolaşan bir hanım vardı, meğersem 4 yaşında oğlu olan bir anne imiş kendisi. Sanırım vedalaşana kadar trolledim kendisini.  Ya da bugün attığı mesajda “Abla” diyerek o trollemiş olabilir beni bilmiyorum. Abla demişken bahsedilecek çok isim var, herhangi birini atlamaktan çok korkuyorum ama hafızamı zorlayacağım. Hasta hasta Emir’i aramıza getiren ve güler yüzünden bizi asla mahrum etmeyen Nergis abla, misafirlerine yetişmek için yalnızca beş dakikalığına uğramış Ayben abla, Mekkenur’un annesi ve bir sonraki buluşmaya arkadaşıyla gelecek olan tatlı abla, Kurtköyden gelerek sol arka köşede pür dikkat dinleyerek bana uzaktan uzağa enerji veren abla, arka sıralarda kalan fakat derse başlar başlamaz başını örten ve sanıyorum ki giderken vedalaşamadığımız abla, derslerin arasından kalkıp gelen canım ablam Merve abla, torun-anne-nene üçlümüzdeki kısırlı davet sözü aldığım abla, bir türlü kızı olduğuna inanamadığım acayip genç gözüken güzel abla, tüm ders boyunca gülümseyerek izleyen orta sıradaki burberry desenli abla, son birkaç buluşmadır sözleriyle beni dinlendiren Funda abla ve adını şuan hatırlayamadığım diğer canım ablalar. İyi ki vardınız iyi ki geldiniz!

Gelelim genç kardeşlere ya da genç kalanlara. Bir kere sanıyorum ki sağ köşe full geç köşesiydi; Her buluşmada görmek istediğim canım Birgül’den, her buluşmaya gelmeye çalışan Büşra’ya, Zeynep’in annesinden, adamın dibi Fikriye’ye, ilk def gelmiş olan iki arkadaştan, beşte beş yaptığına ikna etmeye çalıştığım güzel kıza, sevimli Aleyna’dan, adını bilmediğim ilk iki sıradaki diğer hanım kardeşlerime kadar herkes de iyi ki var olanlardan! Tabi onlar iyi ki var olur da, orta sıranın başı kel mi efendim? Şirin Tuğçe’den, Vedia hanıma, çok soru sorduğunu iddia eden Emine hanımdan, annesini getirmeyen Sena’ya, vedalaşamadığımız Ceyda hanımdan, güzel gözlü Deniz hanıma, İlk buluşmadan sonra firar eden Şehriye’den, adını bilmediğim siyah şallı tatlı kıza, bir sonraki buluşmaya hatim sözü aldığım güzeller güzeli ikizlerden yine bir sonraki buluşmaya meal okuyacaklarına emin olduğum siyah ponponlu şallı hanıma, gencecik annesi olan güzel kızdan, ümmetin haliyle dertlenmiş ilahiyat mezunu kardeşime, yepyeni güzel annemiz Sümeyra’dan, sayesinde tanıştığımız çılgın Elif’e ve her buluşmada artan ekurilerine, her gördüğümde beni mutlu eden Ayşe teyzemden, uzun yoluna rağmen beni kırmayıp gelen canım Serra’ya, tatlı sınıf öğretmeni ve kağıt katlayıcıların piri olan Şeyma’dan, buluşmalar ile hayatıma girip simdi en yakınlarımdan biri olan Neslihan’a, Adanalardan nergisleriyle gelip beni yalnız bırakmayan canımıniçi Cemile’den, baştan beri benimle birlikte her buluşmada büyük emekler sarfeden ve sanırım hakkını asla ödeyemeyeceğim Seher’e ve yine adını zikredemediğim ama bundan da cok utandığım diğer kardeşlerimize kadar herkes hem iyi ki var olup, hem de iyi ki gelenlerin başını çekenlerden.

Tabi biz bunca insanla oturup böyle anı biriktirmedik, dilimiz döndüğünce de sohbet ettik.  Mesela; Adem As’dan nefsin oyunlarını öğrendik ve pes etmeden tövbe etmeyi. Nuh As’dan aile imtihanını öğrendik ve 950 senelik yalnızlığa rağmen umutsuzluğa düşmemeyi. İbrahim as’dan evladın bir emanet olduğu kadar imtihan olarak verilen bir dünya nimeti olduğunu öğrendik  ve o evladı sorgusuz sualsiz çölde bırakabilmeyi, gözü kapalı kurban edebilmeyi, Yakub as’dan çok evlatla gelen imtihanları öğrendik ve onlar arasında denge kurabilmenin ne kadar önemli olduğunu. Yusuf as’dan sabrı öğrendik, kuyuya düştüğünde de, iftiraya uğradığında da öfkesine yenik düşürmeyen sabrı. Ve insanların kalplerindeki fitneyi uyandıracak sözlerden kaçmayı. Çünkü dedik, Kuran kıssaları bizim için yaşanmış bitmiş olaylar değiller, her biri bugün birçoğumuzun içinde bulunduğu yahut bulunabileceği sahneler. Yaşadıysak geriye bakıp neyi kaçırdığımızı görmemiz gerek. Ve hala yaşamadıysak çok şanslıyız, bir an önce her birini anlayıp yaşarken bilinçli olmak gerek. Aynı Efendimiz gibi, kendinden önceki peygamberleri ve yaşadıklarını bilerek kendine bir yol çizmek ve kendine yüce bir ahlak belirlemiş olmak gerek. İnşallah diyelim, nasip olsun!

Şimdi özetle deyip günün bende bıraktığı muhteşem hisleri yazmak istiyorum ama “özetle” deyince çok komik geldiği için diyemiyorum. En iyisi velhasıl diyerek devam edeyim.

Velhasıl; Uzun yollarına, zor şartlarına rağmen bizi yalnız bırakmayan ve Pazar keyfi yapabilecekken bizimle olmayı seçen küçükten büyüğe herkese çok ama çok teşekkür ediyorum. Ben de bıraktığınız hisleri ifade etmem mümkün değil ama sıcacık avuçlarınız, sıkı sıkı saran kollarınız, dualı ağızlarınız ve pırıl pırıl bakan gözlerinizi asla unutmayacağımı bilin isterim. İnşallah tekrar ve tekrar ve tekrar görüşmek, dualaşmak, buluşmak nasip olsun.

Ayağınıza sağlık!

“5.Meal Hatmi Buluşması” üzerine 5 yorum

  1. Can’ım benim Allah senden razı olsun çok öpüyorum gönlü güzel gönülüm ben burberyyli şallı ablan seni seviyorum sizleri seviyorum gönül dostlarını Allah’a emanet olun dipnot bendeniz Meral ablan????

    Yanıtla
  2. Orda bulunmayı çok istemek… bu da benim duam olsun.
    Çünkü kalbimden geçenin dua olduğunu görmem, dilime düşenin dua olacağını bilmemi öğretti bana.
    Meclislerin/iz hep böyle güzelliklere kapı açsın.

    Yanıtla
  3. Selamün aleyküm. Ben bugün meal okumalarına başladım inşaallah. Kuranda önce okuyup sonra sizin yazılarınızla bitiriyorum. Bir sonraki hatim buluşmaları ne vakit olacak? Bende katılmak istiyorum Allahın izniyle. Selametle

    Yanıtla

Yorum yapın