Bir Niyet, Bin Kısmet

Gönül Ayyıldız

Updated on:

Haftasonu 2.Arapça hatim buluşmasını yapmak için yola düşmüştüm, hem ümmetçe hem milletçe geçirdiğimiz zor günlerden sonra bir yerlere gidiyor olmak garip bir duyguydu. Bir yanım “Hayat devam ediyor” diyorsa, diğer yanım “Biz burada acı çekerken, siz nerdesiniz?” diyen kadının sesini hatırlatıyordu. “Gülmek ve ağlamak kardeştir” demiş ya atalarımız, hakikaten öyle. Tabi bu demek değil ki, gülerken hiçbir şey olmamış gibi kahkaha patlat yahut en güzel anda “Dünyada neler oluyor” diye ağıt yak. İtidalli olmak ve bu durumun da adabını tutturmak gerekiyordu. Evet hayat devam ediyordu ama biz hiçbir şey olmamış gibi fütursuzca devam edemezdik. Bu yüzden bu derdi önüme koyup yola öyle devam ettim. Bir şeyler yapmalıydım, gün içinde bu derde fayda sağlayacak bir şeyler yapmalıydım. Duaya katmalıydım, insanlara bahsetmeli herkesi bilinçlendirmeliydim, tamam peki başka?

Açıkçası ilk aklıma gelen; masaya bir kutu koymak ve hatim grubu üyeleriyle toplu bir hayır yapmaktı. Ama biraz düşününce kendi katıldığım sohbetlerde yardım toplayan insanlara karşı olan düşünceleri hatırladım. Bu bir miktar sıkıntılı olabilirdi. Bir yanım “vazgeç, insanlarına gönlüne soğukluk düşürebilirsin” diyordu, diğer yanım “onlar seni tanırlar, 10 lira da olsa topla” diyordu. O sırada misafirlerimiz geldi ve sohbete başladık. Sonra tanışma, muhabbet, çay, kahve, gözyaşı, dua derken kerahat vakti girdi. Yine vakit çok hızlı geçmişti ve biz hızlıca dağılmak zorunda kalmıştık. Sonra Kalenderhane’de namaza hazırlanırken “Aaa yardım toplayacaktık!” dedim Seher’e. Nasip değilmiş deyip konu kapamak üzereyken, hatim grubundan bir arkadaş aradı. Kendisi buluşmaya gelirken lokum almak istemişti de, kabul etmemiştik, “Sen getir inşallah onun yeri var” demiştik. O da bizim gibi unutup yola koyulmuş, fakat aklına gelince hemen geri dönüp “nereye düşündüysen buyur ver” dedi. Kızların yanına döndüğümdeki çocuk neşemi tarif etmem mümkün değil. İçimden dedim ki; Belki de buluşma esnasında bu yardım konusu açsaydım, bir kişinin bile az da olsa yüreğine soğukluk düşürebilirdim. Bir kişi bile “Yahu biz istersek yardım ederiz, sen niye zorluyorsun. Burası hatim grubu, yardım kermesi değil” diye düşünse kendimi sorumlu hissederdim. Her neyse, konuya dönecek olursak, bu arkadaşın getirdiği yardım parasını haddim olmayarak Allah’ın bize bir lütfu, bir güzelliği olarak gördüm, bu hassasiyetimizden ötürü bir ikramı olarak gördüm. Hamdolsun dedim, güne başlarken günün sonunda Halep’e yardım parası göndereyim diye hedef koymuştum, gün sonunda Rabbim kimsenin gönlüne soğukluk düşürmeden bunu bana nasip etti. Öylece durduk namaza, cemaatle namazımızı eda edip bu sefer de Merve ablanın nişanına doğru koya koyulduk.

Tanımayanlar için söyleyeyim, Merve abla bizim ilk dönem Arapça hatim gruplarımızdan birinde grup sorumlusu idi. Şimdi ise, grubundan bir ablamızın kuzeniyle nişanlı. Hamdolsun, Rabbim bu gruplar vesilesiyle hepimize birçok güzel şey kattı. Tabi, vesile hatim grupları olunca, bir de Merve ablayı çok seviyor olunca düştük yola. Nişan salonuna vardığımızda, günün yorgunluğu hafiften sarmıştı. Çünkü 2 saat dediğimiz buluşma yine 5 saat sürmüştü ve tabi ki ben bir an bile susmamıştım. Şaşırdık mı? Ben susmuyor oluşuma alıştım açıkçası, inşallah siz de alışmışsınızdır. Her neyse, çok yorgundum fakat gelin odasına çıkıp Merve ablayı görmek istiyordum. Önce odayı aradım, fakat bulamadım. Sonra vazgeçip yerime dönüyordum ki, Merve ablanın annesi olduğunu anladığım bir hanım ile selamlaştık. Tanıştık, ayaküstü sohbet ettik. Sonra bir poşet verdi bana, “Gelin odası 10.katta Merve’ye çıkarır mısın bunu” dedi. Dediğini yapıp odaya çıktım, selamlaştık sarıldık derken emaneti teslim ettim. Poşetten bir anı defteri bir de yüzük tepsisi çıktı. Anı defteri tabi ki bana verildi, çünkü ilk sayfasını yazmayı çok istemiştimdi. Ben defterimi almış odadan çıkacaktım ki, Merve abla “Yüzük tepsisini de sen tutar mısın?” diye ısrar etti. Daha önce hiç yapmadığım bir iş olmasına rağmen onu asla kıramayacağım için kabul ettim. Sonradan öğrendim ki bu işin raconu varmış, makas saklanırmış, makas kesmezmiş falanmış filanmış. Tabi bende ne arar o numaralar. Makası tuttuğum gibi verdim yüzüğü kesen nurlu hocanın eline. Ama Allah’ın işi ya işte, amca deyiverdi makas kesmiyor diye. O ara bir baktım damat bey tepsiye makas parası bırakıverdi. Tüm işlemler bittiğinde ben de tepsiyi aileye teslim ettim. Teslim sırasında hafif  “Bu parayı alman gerekiyor” çekişmesi geçirsek de, alamayacağımı belirterek yerime geçtim. Bu arada bilmeyenler için bir genel kültür bilgisi ekleyeyim; Bu para, gelinin yakın arkadaşlarına hazırlık sürecindeki emeklerine teşekkür olsun diye verilirmiş. Bir nevi harçlık gibi işte. Güzel düşünülmüş fakat ben o hazırlık sürecinde yoktum. Her neyse, ben yerime oturdum oturmasına ama o para döndü dolaştı beni buldu. Ve almamamın saygısızlık olacağı üstüne basa basa izah edildi. Para önümde duruyordu ama kafamdan bir sürü şey geçiyordu. O sıra düşünceler içinden biri öne çıktı “Merve ablan ve Hüseyin abin için Halep’e yardım göndersene!” Aa dedim, işte bu süper fikir. Biraz sonra Merve ablayı tebrik etmeye gittiğimizde bu güzel haberi ona da verdim, pamuk kalplim benim pek sevindi. Hüseyin abiye söyledi hemen, o da bir an demesin mi “Benim de içimden geçmişti!” Bu cümleleri duyunca öyle rahatladım ki. Oh dedim elhamdülillah, kırgınlık olmadan atlattık. Sonra gece eve dönüp, Halep’e bağış yapmak için kart bilgilerimi girerken bir şey dank etti kafama. Ben sabah hayalini kurduğum şeyi şuan yapıyordum. Üstelik benim hiçbir çaba sarfetmeme gerek kalmamış olarak yapıyordum. Düşünsenize; Benim buluşma sırasında yardımı söylemeyi unutmam, sonra buna rağmen o grup içerisinden yardım parası çıkmış olması, sonra nişanda yolu karıştırıp Merve ablanın annesiyle karşılaşmam ve sonra onun bana tepsiyi vermesi ve Merve ablanın o sırada bana tutmayı teklif etmesi. Sizce bunlar öylesine denk gelen şeyler miydi? Hiç sanmıyorum. Hatta yine haddim olmayarak; Tüm bunların Rabbimin sabahki niyetime bir cevabı olduğuna inanıyorum. Ya da belki Halepteki bir annenin duası, bir yetimin nasibidir bilmiyorum. Ama öyle ya da böyle, ben o akşam başımı yastığa koyduğumda “derdini avuçlarında taşıyan bir insan” olmanın hakkını vermiş olduğum için çok mutluyum.

Elhamdulillah!

Elhamdulillah!

“Bir Niyet, Bin Kısmet” üzerine 8 yorum

  1. Selâmün aleyküm, sizi ilk instagram da takip ederken nedense (yazdıklarınızın olgunluğundan herhalde) 30-35 yaş civarı bir bayan diye düşünmüştüm. Sitenizi inceleyip eski yazıları da okuyunca mahcup oldum =) Yazılarınızı çok sevdim.

    Yanıtla
  2. Subhanallah cok güzel şeyler bunlar, bunların birer tesadüf olmadıgını bize anlatmanızda bi okadar güzel.

    Yanıtla
  3. Selamunaleykum bugün bi yaşlı teyze misafirimdi konu da boyle guzel bi niyetti niyetini güzel alırsan onu yaşarsın dedi siz bugün onu yasamissiniz maşallah size
    Ayrıca bugunki hatim bulusmasina katilamadim içinde çok üzgünüm

    Yanıtla
  4. NE KADAR ŞÜKRETSENİZ AZ ÇÜNKÜ YAPTIĞINIZ YADA YAPMAYI İSTEDĞİNİZ ŞEYLERİ O KADAR GÜZEL VE SAMİMİ BİR ŞEKİLDE DİLİYORSUNUZ Kİ RABBİM ONU ÖNÜNÜZE ÇIKARIYOR. OKUDUĞUMDA YÜZÜMDE İSTEMSİZ BİR TEBESSÜM OLUŞTU 🙂

    Yanıtla
  5. Vesile oldugunuz oyle guzellikler var ki, Rabbim iki cihanda da daha iyileriyle guzelleriyle karsilasmayi nasip etsin size insaAllah.
    O guzel hatim bulusmasinda 5. Gruptan gelenlerdenim, istifadeli hos sohbetle gecen gunun devaminin boyle daha guzel oldugunu ogrenmek hem fazlaca sevindirdi hem duygulandirdi elhamdulillah (:
    Rabbim ebeden razi olsun, szden anne babanizdan insaAllah ^_^

    Yanıtla

Yorum yapın