Dua Adabı

Gönül Ayyıldız

Updated on:

 

قُلْ مَا يَعْبَٶُا بِكُمْ رَبّٖى لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا

Ey Rasûlüm! De ki: “Eğer duânız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?
Furkan Suresi, 77

İşte tam da bu ayet hakkı için dualarımıza özen göstermeliyiz. Öyle kuru kuru “Onu ver, bunu al, şunu gönder, şundan da biraz ekle Rabbim!” diye dua olur mu? Her şeyden ziyade, duanın adabını bilmezken dua olur mu? Bu yüzden izninizle önce âlimlerimizin fikir birliği ettiği hadisler ışığında sizlere kısaca dua adabından ve dua ederken uymamız gereken bir sıralamadan bahsetmek istiyorum;

1)İlk olarak haramdan kat-i surette uzak durulacak. Ne diyordu Allah-u Teala İsrailoğullarına; “Sizler necis bedenlerinizle, kana bulanmış ellerinizle, haram dolu midelerinizle benim huzuruma geliyorsunuz! Oysa siz ne zaman tövbe edip temizlenirseniz, ben ancak sizi o zaman kabul ederim.” Demek ki, vücuda helal besin girecek, göz helal olana bakacak, dil helal olanı zikredecek, beden helal olana hizmet edecek, kalp helal olana meyledecek. İlk bakışta zor gibi görünen bu dizgi, aslında tamamiyle midenin helale yönelmesiyle yola giriyor. Bunu ben demiyorum, Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifetname’de söylüyor. Mide diyor, maddi manevi tüm hastalıkların başıdır. O halde eğer nefsini terbiye etmek istiyorsan, önce ağzından giren lokmayı kontrol altına alacaksın.

2)
Abdestli olmalı, Kıbleye yönelinmeli ve eller semâya açılmalıdır. Burada yazacağımız diğer şartlar gibi bu da, tamamen duanın edebinden ve kabulü için gösterilecek çabadan ileri gelmektedir. Yani bu madde demek değildir ki; dua etmek için abdestli olmamız gerekir yahut  dua etmek için kıbleye yönelmemiz gerekir. Hayır, bunlar zorunluluk değillerdir. Fakat duamızın kabul olmasını istiyorsak, duanın edebine riayet etmemiz gerekir.

3- Duaya eûzü-besmele, Allah’a hamd ve Peygamberimize salât ve selâm İle başlanmalıdır. Yine beraberinde anne ve babamıza, aile büyüklerimize ve yakın çevremizdeki duaya ihtiyaç duyduğunu düşündüğümüz kardeşlerimize dua ederek devam etmeliyiz. Bilirsiniz ki, bir kutsi hadiste “Sizin başkasına ettiğiniz dualara melekler sizin için amin der” buyuruluyor. Bu yüzden insanlara dua etmeyi vakit kaybı yahut gereksiz olarak görmemeliyiz. Aksine bu kendimiz için ettiğimiz duaların sıhhatini melekler aracılığıyla arttırmaktır.

4- Tövbe edilmelidir.
Yani sıra artık kendimize geldiğinde, ilk yapacağımız şey samimiyetle tövbe etmektir. Estagfirullah çekerek yahut kendi ifadelerimizle Allahtan bağışlanma dileyerek duaya devam edebiliriz.

5- Duâ ihlasla ve ısrarla yapılmalıdır. Bu kısımda kendimiz için ne isteyecek yahut neyden Rabbimize sığınacaksak o konunun üzerine gitmeli ve gerçekten yürekten istemeye gayret etmeliyiz. Yalnızca dilden geçen dualar bizleri kabul olunmayani dua gerçeği ile fazlasıyla yüzleştirdi zaten. Artık gönülden dua etmeyi öğrenmeli ve karşılık görmez isek “Hayırlısı böyleymiş” diyebilmeliyiz . İşte bu madde aynı zamanda “Hayırlısı teslimiyetine girebilmek için de önemli. Çünkü bizler dualarımızın genelde, doğru duayı edememekten yahut kalbimizin karalığından, günahlarımızın çokluğundan oluşuna bağlıyoruz. Oysa bazen bazı dualar bizlerin iyiliği için karşılık bulmaz. Tüm bu şartlara riatyet ederek dua ettiğimizde ise, diğer sebepler ortadan kalktığı için kolaylıkla anlarız ki; bu dua hayırlı olmadığı için gerçekleşmedi.

6- Diğer müslümanların aleyhine ve zararına isteklerde bulunulmamalıdır.
Bu maddeyi beddua etmemeli olarak veren kaynaklar var. Ama ben öyle demek istemiyorum, zaten beddua etmediğinizi biliyorum. Fakat gizli beddualar vardır bilirsiniz, bunlar da dolaylı olarak oraya ulaşacağı için aynı kategori altında incelenmeliler. Mesela bir insan için “Allahım onun malını biraz azalt, artık o fakir bir insan olsun” diye dua etmezsiniz zaten, o kadar kararmamıştır kimsenin kalbi. Ama dönüp de “Allahım gözümün önünde bu kadar rahat yaşıyor dayanamıyorum, bir şey yap” derseniz, bu kıskançlığınıza kılıf uydurmaktır. Ve bu dua bir imtihan sebebiyle kabul edilebilir. Sonrasında kıskanılan bu arkadaşın geçirdiği her zor günün hesabı dua eden kişiden de sorulur. Bilmek lazım, dikkat etmek lazım.

7- İslama aykırı isteklerde bulunulmamalıdır. 
İşte bu en kaybettiğimiz husus. Fütursuzca istiyoruz, her şeyi istiyoruz, isteyişlerimizin zaten sonu yok, bir de üstüne doymuyoruz. Bir önceki maddedeki gibi ondan al bana ver gibi değil belki ama onun bir alt kategorisi gibi. Onda gördüm bende de olsun gibi. Onun var benim niye yok gibi. Ver Allahım ver gibi. Bu tür durumlarda ne olur şu ayet aklınıza gelsin; “Onlara dünya hayatının süsü fazlasıyla verildi, onların artık ahirette nasibi yoktur.” Hafazanallah. Herşeyin iyisi sizin olamaz arkadaşlar. Yetinmeyi bilmek zorundasınız. Ve elbette ki iyi bir eş, iyi bir iş, iyi bir gelecek için dua edebilirsiniz. Kastım bu değil, siz zaten anlıyorsunuz. Kastım; “Sevgilimle barışalım Allahım.” Kastım; “Allahım bana şöyle arabalı böyle paralı şöyle de namazalı bir eş nasip et Allahım”  Kastım; “Allahım annem babam izin versin falanca şeyi yapabileyim Allahım” Bu -falanca şey- genelde pek hayırlı olmuyor zaten.

8- Duâ esnasında bağırıp-çağırmamalı ve zoraki edebî sanat gösterilerinde bulunulmamalıdır. Baş göğe dikilmemeli, Allah’a yalvarman, O’ndan korkarak ve umarak duâ edilmelidir. Ölüden, tekkeden, türbeden velîden değil bizzat Allah’tan istenmelidir.
Bu maddede yazdıklarım sebebiyle tartışma yaşamamak için delil ayetimi de şuraya bırakıyorum; Enbiya, 90. A’raf, 55. Çok açık ifade ettiğimi düşündüğüm için de daha fazla açıklama getirmiyorum. İnşallah saptırılmaz.

9- Duâ’nın en eftal olduğu vakitler takip edilmeli, değerlendirilmelidir.
Elbette insan her an her saniye hiç hazırlıksız da duaya durabilir. Yürürken, ağlarken, gülerken, ormanda, otobüste, uçakta her yerde ama her yerde Rabbiyle zaten beraberdir. Fakat ehemmiyetli bir dua istiyorsa, hadislerde belirtilen bazı vakitleri dikkatle takip etmeli ve bunlara önem vermelidir. Mesela; Beş vakit farz namazın ardından yapılacak duâ ile gece yarısından sonra (seher vakti) yapılacak duâ müstehap olan duaların başındadır. Bu yüzden namaz bittikten sonra hızlıca, koşturarak seccade terkedilmemelidir. Mesela; Ezanla farz namaz için getirilen ikâmetler arasında yapılan dualar, makbul dualardır. Bu yüzden ezanı duyduktan sonra gürültüleri kesip, birkaç dakika duaya sarılmak lazımdır. Mesela; Namazda secdede iken yapılan dualar, makbul dualardır. Bu yüzden secdede sadece “Sübhane rabbiyel ala” değil başka dualar da etmek lazımdır. Fakat belirtelim, namaz sırasında başka dilde dua etmeyi Ebu Hanife asla uygun bulmamış, bunun yerine Efendimiz’in secdede ettiği bazı duaları önermiştir; (“Sebbih isme rabbikel a’lâ”;”sübhâne rabbiyel a’lâ ve bihamdih”;”Subbuhun, kuddusün, Rabbul melâiketihî ve’r-rühi”;”Sübhâne zil-ceberüt vel-meleküt, vel-kibriyâi velazameh”;”Allâhümme Rabbenâ ve bihamdike, Allâhümmeğfirlî”; “Allâhümmeğfirlî zenbî küllehu diggahu ve cillehu ve evvelehu ve âhirehu alaniyetehu ve sırrahu”;”Eüzu bi rıdâke min sehatike ve eüzu bimuâfâtike min ukûbetike ve eûzu bike minke lâ ahsî senâen aleyke, ente kemâ esneyte alâ nefsike”gibi. Bu duaların anlamına internetten bakabilirsiniz.
Sonra mesela; Cuma günü (özellikle ezan ile sela arası) yapılan dualar, makbul dualardır. Bu vakitlerinizi özellikle müsait hale getirip cumayı değerlendirebilir yahut Perşembe gecesinden cumaya giriş yaptığımız için o geceyi ihya etmeyi alışkanlık haline getirebilirsiniz. Aynı zamanda Ramazan geceleri, Ramazan ve Kurban bayramları geceleri ve kadir geceleri makbul dualardır. Bunları da ihmal etmemek gerekir. Ve tabi bu saydıklarım diğer sahih hadislerle çoğaltılabilir.

11– Duaya başlarken olduğu gibi, bitirirken de Allah’a hamd ve resulüne salât ve selâm ile bitirilmelidir. Yani diyor ki; Duaya başlamanın adabı var ise, bitirmenin de bir adabı var. Bir mektup gibi aslında, önce yazmak için bir kağıda bir kaleme ihtiyacın duyuyorsun. Önce bunları temin ediyorsun. Sonra yazıyorsun, yazıyorsun, yazıyorsun ve sonra da yazdığın mektubu öylece bırakıyorsun. Ulaşır mı gideceği yere? Onu bir kapatman, zarfa koyman, adresi yazman falan gerekir dimi? Bir usulü vardır. İşte duanın da bir usulü var; duanı ettin bitirdin mi o halde tekrar her haline şükret ki, isteklerinin şükürsüzlükten doyumsuzluktan değil de dünya hayatını kolaylaştırmak için olduğu anlaşılsın. Şükret ki, ne verirsen ver ben yine razıyım demiş sayılasın. Ve işte şimdi duanı bitirebilir, ellerini yüzüne sürebilir ve dua halinden ayrılabilirsin.

Tam burada izninizle çok severek ettiğim bir duayı sizlerle paylaşarak bitirmek istiyorum;
Rabbim bizleri yanlış ve hayırsız duadan uzaklaştır. En sevdiğin dualara amin derken kendine yaklaştır. Tüm dualarımızı senin rahmetine bıraktık, nasip edeceksen karakterimizi sağlamlaştır. Nasip etmeyeceksen yüreklerimizi sar ve dünyalıktan uzaklaştır.

Amin.
Sadakallahulazim.

“Dua Adabı” üzerine 9 yorum

  1. Duruşunuza, olaylara bakış açınıza ve bunları dile getirirken ki keskinliğinize hayranım. Her okuduğumda aynı sorunun cevabı zihnimde beliriyor; Müslüman bir kadın nasıl olmalı ? Allah razı olsun

    Yanıtla

Yorum yapın