Yıllar geçtiğinde unutulmak istemeyen anıların altıncısını da geçirmiş olmanın verdiği büyük bir keyif var üzerimde. Bir de her geçen gün artan sayımızın verdiği şaşkınlık. Ama artık bu sefer emin oldum, bizi bundan sonra Konferans salonu dışında hiçbir yer paklamayacak. Hamdolsun. Artan sayımıza da, farklılıklarımıza da, muhabbetimize de hamdolsun.
Ama bu kalabalık buluşmaların bir küçücük gafı var. Her gelen ile yakından ilgilenemiyorsunuz. Bazen sarılmak için bile dakikalarca bekletmeniz gerekebiliyor. Sonra akşam bir mesaj geliyor “Sizi hiç görmeden ayrılmak zorunda kaldım.” Heh işte o an bir yutkunamama hali. Ama bu sefer aklıma koydum, bu durumu telafi edecek bir buluşma daha yapacağız. Bunu de piknik olarak yapacağız. Tüm gün sohbet muhabbet edeceğiz ve böylelikle herkesle anımız olabilecek. Yani inşallah tabi.
Şimdi böyle söylüyorsam sanmayın ki, kimseyle ilgili bir anım yok. Bu çok büyük bir yanılgı olabilir. Çünkü mesela taa İzmir’den kalkıp gelen Aslı ablayı ve yetmişli yaşlardaki iki tatlı teyzeyi kaç yaşına gelirsem geleyim muhtemelen unutmayacağım. Sonra mesela Adana’dan, Isparta’dan, Karabük’ten, Bursa’dan, Adapazarı’ndan gelenleri de baya kazıdım aklımın bir köşesine. Nergis ablanın ve Emir’in elmalı kurabiyelerinde bulduğum lezzet ise hala damağımda. Bir yenisini daha istememek için zor duruyorum mesela. Ya da her buluşmada görmeye alıştığım o alışıldık simalar. Şimdi isimlerini yazmaya kalksam muhakkak eksik kalacak ama yemin ederim her biri ufacık ayrıntılarıyla bile gözlerimin önünde. Onlar benim her heyecanıma ortak olan ailem, kardeşlerim gibiler artık. Kendilerini eminim ki şıp diye anlıyorlar. Velhasıl; diğer buluşmalardaki gibi isimlerini tek tek sayamıyor olsam da ilk yerde oturma fursayını başlatan o tatlı kızdan, en arkada kalmış çarşaflı teyzeme, yanımda oturan Aslı’dan, kapının girişinde ayakta kalan Birgül’e, sehpaların üzerinde oturmak zorunda kalan kızçelerden, arkadaki sandalyelere ikişer oturan güzellere, en sevdiğini infak edenlerden, en istediklerini infak çekenlere ve o gün bizimle olan daha nice kıymetli dostumuza, ablamıza, teyzemize kadar herkesi hatırlıyorum. Ve inşallah hiçbir çıkar gözetmeksizin yalnızca Allah rızası gayesiyle buluşan bu hanımlarla ahrette de buluşmayı diliyorum.
Bir de size günün sonunda yaşadığımız güzel bir olaydan bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz hepimiz kendi varlığımıza bir anlam katmaya çalışıyoruz. Bunu da herkes kendi en iyi bildiği yoldan yapıyor. Sonuçta nefreti büyüten de, sevgiyi yüceltip iyiliği yaymaya çalışan da aynı insan. Buluşma sırasında biraz bu anlam katma gayretimizden bahsettik. Kendimizde ve çevremizdeki insanlarda büyük değişimler görmek isteyişlerimizi ve hatta o değişimlerin sebebi olmak isteyişlerimizi konuştuk. Hani insanız ya işte, seviyoruz böyle mucizevi sayılabilecek güzellikleri. Zihinlerde yer edecek, anlamlı tevafuklara merakımız var. Neyse ki Allah, bu ihsanı nasip etmek için kullarında öyle büyük olağanüstülükler aramıyor. Bu yüzden bu yolda ne tavsiye alırsanız alın, ne öğrenirseniz öğrenin, ne uygularsanız uygulayın aslolan yalnızca samimiyet oluyor. Ve dikkat ederseniz, kişi sadece niyeti uğrunda fedakarlık gösterebildiği sürece başarılı oluyor. Ya da ne zaman ki samimiyetle, hesapsızca, yalnızca rızayı kazanmak adına gayret göstermeye başlıyor, ancak o zaman amacına erişebiliyor.
Bu konu ile ilgili en güzel örnek sanıyorum ki İnfaklaşmak. Neydi infak? En sevdiğimizi yalnızca Allah rızası için, içimiz sızlaya sızlaya, gönlümüzden kopa kopa başka birine hediye edebilmek. Hani diyor ya ayet; “En sevdiğinizden vermedikçe gerçekten iman etmiş olmazsınız.” İşte bunu düşünerek. Sonuçta yaratılış gayemizin, imanı kurtarmak ve rızayı kazanmak olduğunu düşünürsek bu ayet bize güzel bir tüyo veriyor sayılabilir; En sevdiğinden verme fedakarlığını göster ve karşılığında imanından emin ol. Hatta en en en sevdiğini verdikçe, imanını da güçlendiren ol.
Emel de öyle yapmış. Yeni kapanmış olmasına rağmen bir şalını çok sevmiş ve “infaklaşacağız” dediğimiz o an zorda olsa şalını ve en sevdiği kitabını paketleyip gelmiş. Çıkışta infak masasından aldığı hediyesinin içinden ise ne eksik ne fazla, verdiğine eş değer bir hediye ile karşılaşmış. Başka biri tarafından hazırlanmış bir şal ve bir kitap. Mutlu olmak için böylesi küçük bir tevafuk bile yetecekken, dakikalar sonra başka bir haber geldi. Meğersem bizim Emel’in hediyeleri sohbet boyunca bakıp bakıp kapanması için gönülden dua ettiği bir kardeşimize çıkmış. Ve yine meğerse bu kardeşimiz de gelirken “Eğer bana eşarp ve şal çıkarsa kapanacağım” diye kendi kendine söz vermiş. Emel’in ufacık hediyeleri üzerinden yine Emel’e nasip olan kocaman bir ihsan. İşte insan yeter ki samimiyetini eksiltmesin. Yeter ki, bu uğurda bir şeylerini feda edebilsin.
Son olarak gün boyunca yine elim ayağım olan, güne tabure üstüne dua kağıtları sararak başlayan, buna rağmen tüm buluşma boyunca ayakta kalan, giriş ve çıkışlardaki benim eksik kaldığım her boşluğu dolduran ve gelenlerle vedalaşan canım arkadaşlarıma da teşekkürü borç bilirim.
İyi ki geldiniz, iyi ki varsınız.
Hep de var olun inşallah.
Bundan yıllar sonra İstanbul’da yaşadığım yıllara dönüp baktığımda, en çok belki de senin için iyiki diyeceğim. İyiki o ilk buluşmaya dakikalar kala Beyza çağırdığında Gönül Abla kim, ne buluşması diye sorgulamadan gelmişim Valide-i Atik Camiine. 15-16 kişiden, 100 leri devirdiğimiz bu 6. Buluşmaya kadar…
İşte o günden bugüne, fikrime zikrime neler kattığını belki de tahayyül bile edemezsin.
Sadece sarılmak yetiyor, yere oturup dinlemek yetiyor, o gün neden orada olduğumu konuşmanın içerisindeki bir cümleden alınca yaşadığım şaşkınlık yetiyor; her defasında bir daha gelmek için can atmaya. Sen şimdi piknik dedin ya, ben geri sayım başlatıyorum!?
Canım Saree!
O zaman piknik için başlattığımız sayımı ben sarılmak için olarak yapıyorum. Ve en kısa zamanda günü netleştirip duyuruyorum. Haydiii bakalıııım.
İyiki gelmişim o güzel ortamda senin o güzel,sıcak sohbetinde bulunmuşum hersey cok güzeldi.. Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş hersey gonlunce olsun Rabbim razı oldugu kullarının zumresinden eylesin inşaAllah… Bende orda guzel bir ablayla tanıştım onla beraber öğle ikindi namazlarımızı beraber kıldık huzur dolu bigün gecirdim herşey için teşekkürler Allah razı olsun bidahi buluşmada görüşmek üzere inşaAllah Allah’a emanet olun 🙂
cok teşekkür ederim, inşallah tekrar ve tekrar görüşmek nasip olsun.
Allah sizlerden de razı olsun vakit ayırıp geldiniz, mutlu ettiniz 🙂
Bana da nasip olsun senle vakit geçirmek inşaAllah 🙂
Kapıdan girdim acaba hangisi Gönül dedim. Oturdum, bekledim birer birer gelmeye başladı birçok kişi. Acaba o mu, acaba şu mu, acaba hangisi Gönül? Sonra girişinden anlaşıldı işte bu dedim Gönül. Canım Gönül… İyi ki Gönül. Güzel işlere vesile olan; içten, duakâr Gönül. Sözü vardı yanında oturmak için. Oturdum. 🙂 Yanını hep ben doldurayım, kalbinide güzellikler inşallah. ♥️
Canımm Aslı, iyi ki geldin yine gel. Hep gel olur mu ?
Hayatıma “senli” hatıralar katma duygusu tarifsiz,,canım kardeşim seni tanımayı nasip eden rabbime sonsuz şükürler olsun,,anılarımda anılarında olmaktan çok mutluyum,,inşallah yaşadığımız süre boyunca birliğimiz daimi olur,,seni çok seviyorum,,hayatımda ilk defa çok sevdiğim birine Elmalı kurabiye yaptım,beğenmene sevindim,,ne zaman istersen inşallah?Piknikte görüşmeyi can-ı gönülden istiyorum,,Allah’a emanet ol❤️
Canımmm ablaaam, inşallah piknikte Elmalı kurabiyeleri karşılıklı muhabbet ede ede yemek için sabırsızlanıyorum? bir de seni çok seviyoruuumm?
Benim güzel hatıralarımsın?Teşekkür ederim Allah’ım gönül ile tanışmayı nasip ettiğin için,,birliğimizi daim eyle,,seni çok seviyorum,,Elmalı kurabiye konusuna gelince de,,ilk defa sevdiğim biri için yaptım,,beğenmene sevindim,,her zaman inşallah?Piknikte olmayı çok isterim nasip olur inşallah?
Selamun aleykum Gönül hanim ben de bu topluluğun için de olmak istiyorum insaAllah:) tevafuken gördüm başlamıştım zaten çok iyi oldu benim için sizden mail adresi istiyorum konuşmak için ♥karşılaştıran Rabbime bütün hamdler!