Bi dünya mutluluk

Gönül Ayyıldız

Updated on:

IMG_0953.JPG

Siz hiç anneanne evinde sütlü Türk kahvesi içtiniz mi? İçmişsinizdir muhakkak da asıl sorum başka. Siz o lezzeti, o huzuru, o muhabbeti başka hiçbir yerde bulabildiniz mi? En pahalı mekanlarda? En güzel manzaralarda? En yakın arkadaşlarınızla? Hatta kendi evinizde? Buldunuz mu sahi? Bulabildiniz mi? Oysa ben bu huzurun sadece dedemin en sevdiği cam bardaklarda, annemin tahta şeker kaşığında, hep kenarda duran bayram şekerlerinde ve bu eski tepsi içinde olduğunu düşünüyorum. Ki eminim öyle. Yoksa bu, bi dünya dolusu mutluluğumu nasıl açıklayabilirim ki?

Kahve yapmaya mutfağa giderken garip bir mutluluk vardı içimde ama nasıl diye sormayın gerçekten tarif edemem. Onların benden bir kahve, bir çorba, bir iyilik istemeleri o kadar hoşuma gidiyor ki. Özellikle anneannemin. O kadar hassas ve o kadar eğlenceli bir hanım ki. kimseye emir vermez hep rica ile konuşur. Sürekli dilinde bir kızım, balım, güzelim sıfatları bulunur. İşini yaptıktan sonra ise bildiği en güzel dualara sizin için amin der. Ama bunları ona yardım etmeseniz bile yapar. Bugün yazlıktaki komşunun kızına Yelek örüyordu, dedem “bırak şu boş işleri Kur’an oku” diye kızdı yine. Onunsa dünya umrunda değildi. O yazlıktaki kızın çeyizine Yelek yetiştirecekti. Biz olsak alırız bir şeyler gideriz belki ama o el emeğinin yerini hala bambaşka tutanlardan. Oysa hastalıktan iki büklüm olmuş omuzları, sürekli ağıran sırtı ve titreyen ellerini görseniz asla bu yelekleri onun yaptığına inanmazsınız. Bazen içimiz gidiyor da örme diyoruz, biz giymeyiz. Birden düşüyor masmavi gözleri, yüzü asılıyor. Ama ben yaptım diye giyersiniz sanmıştım der gibi bakıyor. Dediğimize üzülüp giyeriz tabi diye toparlıyoruz. Gercekten anneannem diye demiyorum ama kesinlikle onun gibi bir yaşlılık geçirmek isterim.

Dedem zaten o kadar mükemmel bir adam ki. Bakın baba falan bir yana, benim Kemal dedem var ya o benim için bambaşka. 94 senesinde geçirdiği felçten sonra kendini sadece bahçeye adamış biri. Asla kendini anlatmaz o, ben onun hikayesini akrabalardan öğrenirim. Âlim Kemal diyorlar hep ona ya da hacı Kemal. Cok genc yaşta bir hocadan eğitim almaya başlamış, hoca dedemi öyle severmiş ki benden sonra o dermiş, hafızlık eğitimi, fıkıh eğitimi derken tam bir ayaklı kütüphane olmuş. Bu sırada evlenip Almanya’ya yerleşmiş ve sonra çoluk çocuk derken dünyalık telaşlara düşmüş. Buradan sonrasını annemlerin anlattıkları ile tamamlayacağım. Etrafın dünya telaşı dediği dönemlerde dedem Almanya’daki evinde akşamları çocuklarına ve onların arkadaşlarına Kur’an dersi verirmiş. Şimdi babalar iş stresiyle evi inletsin. Benim dedem geç saatlere kadar çalışacaksa bile önce o dersi verirmiş. Sonra işte 94 senesinde felç indikten sonra tekrar ilime sarıldı. Haftada kaç hatim ediyor bilmem ama nerede bir mutsuzluk görse hiçbir şey söylemeden onun için Kur’an okuyor. Okuduğu kitapları hala ben defalarca okusam anlamam. Normalde birinden fetva isterken akıl süzgecimden geçiririm asla körü körüne inanmam. Ama dedem söylüyorsa o kesinlikle doğrudur bilirim. Çünkü o benim ilk hocam, ilk öğretmenim. Tüm bunlar olup biterken her gün evde oturup arada bir camiye giden dedemi belki haftada bir iki kez görür ve gözünün içine bakıp benden bir şey istese keşke diyerek izlerim. Hele bir de kızım kolumu kıvırır mısın abdest alacağım diyor ya bana işte o zaman dünyaların sahibi oluyorum sanki.

İşte bugün öylecene otururken Nenem dedi ki; siz çok seviyorsunuz birer kahve yapın da içelim muhabbet olsun. Dedem dedi ki kızım sütlü yap sütlü öyle çok güzel oluyor. Çocuk gibi mutluydu bunu söylerken. Türk kahvesi seven ben bile sütlü içecektim karar vermiştim. Herkese nasıl istersiniz diye sorardım normalde ama bugün kimseye sormadım.

Çünkü bugün herkes sütlü içecekti!
Çünkü benim dedem öyle istedi!
Çünkü sütlü Türk kahvesi anı doluydu. 🙂

“Bi dünya mutluluk” üzerine 2 yorum

  1. Ayy MahsAllah şimdi fırlayıp ananemle dedemin yanına gidip sütlü kahve yapasim geldi özledim galiba tontislerimi cokguzel bir yazı olmuş yüreğinize sağlık:))

    Yanıtla

Yorum yapın