1. Meal Hatmi Buluşması

Gönül Ayyıldız

Updated on:

IMG_2537 Yola çıkarken hiçbir hazırlık yapmadığım için kızgındım kendime. Birkaç saat sonra insanların karşısına çıkacak ve bir şey söylememi bekleyen gözlerine boş boş bakacaktım. Metro boyunca bu duygudan kurtulmak için bir şeyler okudum. İşe yaramasını umut ettim. Daha sonra Seher ile buluşup biraz rahatlamak için simit+çay+kızkulesi kahvaltısı yaptım. Sahilde yürürken yaşadığımız her dakika bir anı olarak kaldı bize fakat onlara daha sonra değineceğim. Çünkü bu yazının konusu mealbuluşması. Saat 12.30 civarı Tuba’dan haber geldi ve onu bekletmemek için hızla camiye geçtik, kendisi Ankara’dan geldiği için asla bekletmek istemeyeceklerimin başını çekiyordu. Birkaç dakika sonra Nagihan abla aramıza katıldı ve oda sabah namazıyla istanbula gelip, yatsı ezanıyla dönecekgillerdendi. İşin aslı o ikisi de olsa, az gibiymişiz gibi gelmezdi bana. Daha sonra tam hatırlamadığım sırayla diğer arkadaşlarımız katıldı aramıza. Güzel isimli Sare’den, 40 kiloluk iki minik Özden ve Beyza’ya, hanımefendiliği örnek alınası Elif abladan, instagramı olmadığı için bizi arkadaşından takip eden Büşra’ya  bir sürü güzel yürek bizimleydi. Herkes namazını kıldıktan ve yeterli bekleme saatini doldurduktan hemen sonra nacizane Kuran okumaya başladık. Dualarımızın her satırında Kuran’ı andık, onu bir önder, bir nur, bir hüccet olarak talep ettik. Duayı ederken aklıma sabah evden çıktığım an geldi, hiçbir hazırlığım yoktu ve bu duadan sonra sohbet bekleyen bu insanlara bir şeyler anlatmam gerekiyordu. Bu düşünceyi hatırlıyorum. Ve sonra ikindi ezanı alarmını. Aradaki dakikaları nasıl geçirdiğimiz sorsanız da anlatsam keşke. Bir ara namazda huşuyu yakalamaktan bahsettik, bir ara tebliğlerimiz neden sonuçsuz kalıyoru konuştuk, bir ara gıybet ve dedikodu bahsine girdik ve hepsini kıssalarla taçlandırdık. Her birinin bir arkadaşımızın ihtiyacına binaen konusunun açıldığını düşünmek istiyorum, çünkü tüm bunlar aklımda olmayan şeylerdi. Sohbet sırasında dolan gözler, titreyen eller görmek, çatallaşan sesimi duymak ve kafamı kaldırdığımda herkesin kafasını yerde görmek tarifsiz duyguların bilmem kaçıncısıydı. Sadece çok güzel, bambaşka güzeldi. Sohbet kısmını tamamlar tamamlamaz gelenler için hazırladığım minik hediyeyi taktim ettim. Hediye dediysem lafın gelişi çünkü küçük küçük kağıtlar seçeceklerdi. O kağıtların içlerinden kendilerine Allah’ın isimlerinden biri isim çıkacaktı ve çıkan isim her gelene günlük zikir olarak arkadaşlık edecekti. Sabahları işe giderken, öğlenleri ders arasında, akşamları yatarken ve her içleri sıkıldığında akıllarına bu ismi çekmek gelecekti. Ve ilk kişi çekmeden önce duayı da ekledik bu işin başına ‘’İnşallah herkese ihtiyacı olan isim denk gelsin,çünkü en derin yaralarınızı ben bilmem o bilir, bilmeyen saramaz, derman olmak bilenin işidir.’’ Bu yüzden çıkacak isimleri herkes bu gözle bakmaya başladı. Herkese en güzel isimler çıkmadı, kimine Cabbar çıktı kimine Kahhar. Kimine Müntekim çıktı kimine Vedüd. Ama her biri memnundu halinden, gözlerinden anlıyordum. Her çekene nacizane bir yorum getirme durumu oluştu o an, Nagihan abla’nın tövbe kapısını çalmasını istediğini anladık çıkan isimden, Beyza’nın muvaffık olması gereken okulu ve sıkıntıları olduğunu düşündük, Elif abla’nın mücadele etmek zorunda olduğu fakat terkedemediği ortamları vardı ve biz Cebbar ismini ona bağladık, Tuba evden çıkmadan önce arkadaşlarına ‘’bu sıkıntılarım devam ederse artık dik duramayacağım’’ dediği için ona El Metin ismi çıkmıştı. Rabbi ona ‘’Sarsılmayan’’ ismiyle tecelli etmek istemişti. Nasıl güzeldi. Daha sonra Sare elini attığı kutudan 4-5 isim birden çekti. Nasibin dedik, bıraktırmadık. Biraz düşününce her gün çekmesi zor olur diye üstüne yük bırakmayalım dedik, fakat Sare hepsini çekecek gibiydi. Çıkan isimler onu dünyanın en güzel hatırasını anlatmasına sebep oldu. Kendisi aylar önce dünyanın en güzel rüyasını görmüştü ve bizimle paylaşmak isteyip de dile gelemediği her dakika gözlerinden yaşlar süzüldü. Teselli etmek istemedim, edemezdim de. Ağlamalıydı, dakikalarca hatta günlerce ağlamalıydı. Nasıl şükrü eda edilirdi bu kutlu rüyanın bilmiyordum. Ona da böyle söyleyebildim sadece. En son ben attım elimi kutuya, en küçüğünü çekeyim zaten bir sürü okumam gereken şey var diye söylendim çekerken. Tek almaya çalıştığım kağıt, üç tane olarak döküldü önüme. Gerçekten daha bir gece önce büyük konuşmaktan bahseden insanın gafleti diyorum ben buna. Fakat birkaç dakika sonra açtığım her kağıttan mutluluk aktı yüreğime. İlk çıkan kağıt ‘’El Rezzak’’ diyordu. Faydanalılacak şeyler ihsan eden. Subhanallah. İkinci kağıt ‘’El Veliy’’ diyordu. Sevdiği kulların dostu. Subhanallah. Son kağıt ‘’El mukaddim’’ diyordu. İstediğini öne geçiren. Ve Gönül tüm bunlar karşısında ancak Elhamdulillah diyebiliyordu. Sonra bir de dua ekledi ‘’Rabbim ilim ile böbürlenmekten beni koru!’’ Amin dedi tüm kardeşlerim. Amin dedi ve kabul oldu zannımca.

IMG_2513
Bir süre sonra duygu yoğunluklarımızı kenara bırakıp ikindi namazına saf tuttuk. Hoca namazdan sonra Zümer Suresini okudu cemaate. Ve okuduğu ayetlerden biri şöyle diyordu; ‘’ “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.’’ Kuran’ı anlamak adına verdiğimiz bu dokuz aylık emeğin ve daha sonra buluşmasının böyle güzel bir ayetle taçlanması gurur verici bir şeydi benim için. Ancak bir Elhamdulillah daha diyebilirdim. Saat geç olduğu için herkesin dağılmak isteyeceğini düşünsem de Şehri’nin hevesli teklifiyle kendimizi Hüdayi hazretlerine giderken bulduk. Açıkçası ben buluşmadan sonra kimseyi bir yere sürüklemeyeyim, biz çıkışta Seher ile gideriz diyordum ama baktım ki herkes benden hevesli. E ben de, en sevdiğimin huzuruna yandaşlarımı götürme gururunu hissetmek için taktım peşime herkesi. En kalabalık saatlere denk gelince hayli uzun sürdü ziyaret faslımız, Nagihan abla da erken çıkınca mescide namaz kılmaya çıkmış. Bir müddet bekledik fakat gelmeyince iki gruba ayrılmaya karar kıldık. Ev sahibi olarak hareket ettiğim için ilk grupla Payedar’a geçmem gerektiğini düşündüm fakat neden bilmiyorum o an ‘’Bilen biri önden alıp gidebilir mi?’’diye sordum. Sare, herkesi alarak yola düştü. Ben, Seher ve Tuba ise Nagihan ablayı beklemeye başladık. Fakat çok dakika geçmiş olmasına rağmen gelmedi. Sonra bulduk fakat konu onu bulmak değil. Ben hızlı gittim onlar yavaşlattı. Ben soldan inelim dedim, Tuba sağdan indirdi. Ben en iyisi karışmayıp, önüme bakarak yürüyeyim bari dedim, önüme bebek arabasıyla bir hanım çıktı. “Hanım” gerçekten onu tarif eden en güzel kelime. Gönül dimi? diye sordu evet diyebildim. Sonra maceralı gününü dinleyince hayretler içinde kaldık. Tuba, camiiye gelmiş fakat oğlu Ahmet Çınar durmayınca cemaati rahatsız etmemek için içeriye girmemesi gerektiği düşünüp bahçede beklemiş. Birçok çıkışı olan camiinin her tarafını tavaf etmiş. Daha sonra yukarı çıktığında kimsenin kalmadığını görüp yola düşmüş. Belki hüdayiye gitmişlerdir dedim dedi, yokuşu çıkacak mıydın sahiden dedim, yoo şurdan dönecektim dedi, o şurdan dediği yerde biz karşılaşmıştık. İşte o an, Şehri’nin gidelim ısrarı da, Nagihan ablanın on beş dakikası bekletmesi de, Tuba’nın düz yoldan götürmesi de artık çok daha anlamlıydı. Her işin içine bir güzellik koyan Rabbim, bize bu güzelliği şahit olma fırsatı da vermişti. Şükürdü, çok şükürdü!

IMG_2547
Daha sonra hep birlikte Payedar Cafe’ye geçtik. Fotoğraf koyduğum her gün altında insanların beğenisini toplayan bu yer hakikaten bizim gidebileceğimiz en uygun yer olabilirdi. Orada yanımıza Aslıhan abla katıldı. Ah aslıhan abla. Kendisi doktorlar nemrut olur tezini çürütecek kadar tatlı bir hanım. Hatta o kadar tatlı ki, sarılırken bırakmak istemiyor insan. Yanıma gelip oturduğu an, kendimi öyle güvende hissettim ki, tüm günün yorgunluğunu o an attım diyebilirim. Fakat ben Aslıhan abla ile sohbet etmek istedikçe, minik misafirim Ahmet Çınar beni herkesden ayırmaya calısıyordu. Seher ablası bir müddet onu karşı masada oyalamaya calısmıs olsa da, o öğrendiği herşeyi gelip bana bir bir bir uygulatmak derdindeydi. Bu da emektar Seher ablayı hayli sinir etmişti. Bilen bilir, her gördüğü bebeği kucağına hapseden bir yapım var. Fakat ortam dolayısıyla Ahmet Çınar ile çok ilgilenememiştim. O da sanki içimi okumuş gibi, her fırsatta yanıma kaçıyordu. Yastık alıp geliyor, desenleri anlattırıyordu. Elimden tutup kaldırıp camdan manzara izlettiriyordu. Biraz uzaklaşalım, aba aba aba diye o minik parmağı üstüme geliyordu. Nasıl tatlı bir şey tarif edebildim mi bilmiyorum. Günün yorgunluğunu attıran Aslıhan ablanın varlığından sonra, günün en eğlenceli kısmını da Ahmet Çınar ile yaşadım.

IMG_2548
Gerçekten günün tek mimarı ben sanılsam da aslında Rabbimin bana çok büyük iki nimeti vardı. Biri dilimdeki düğümü çözüp, konuşmama, anlatmama, yaşatmama izin vermesi. Biri de yanımda Seher’i koyması. Çünkü o, tüm gün benim en anlaşılmaz anlarımı anlayıp uzaktan uzağa destek verenim. Bir an düşen yüzümü kimse farketmezken farkedip, dualar edenim. Anlatırken, öyle içten hissedip gözleri yaşla dolanım. Çünkü o dost kelimesinin hakkını verip bugünü şenlendirenim. Rabbim yokluğunu göstermesin, varlığına bereket versin.
IMG_2493
Şimdi bu yazıyı buraya bırakıyorum. Her denk geldiğimde mutlu olmak ve her okuduğumda bugün yanımda olan herkesi güzel hatırlamak için.

İyi ki vardılar, iyi ki geldiler!

“1. Meal Hatmi Buluşması” üzerine 7 yorum

  1. Gönül canimcim ben Ahmed Cinar’in annesi Tugba:) ama sen Elif diye bahsetmissin.hic onemli degil Elif de kabulum.. bu yazida benim icin isimler sifatlar degil duygular onemli, bugun baya yorduk seni karistrman normal:) hakkini helal et canim..

    Yanıtla
  2. Ahh Gönül kardeşim. Bu kadar güzel ifadelerin, böyle muhteşem akışla yazılan bir yazının altına nasıl yorum yapılır bilemiyorum ama kendimi tutamadım ? bu buluşmaya katılmamama rağmen yazısını okurken bile ağladım??Aranızda bulunmayı yürekten isterdim. Ayrıca mealokumalarına başlamanızı yakalayamadığım için ayrı bi eksiklik hissiyatı var içimde ?? görmeden sevilen kardeşlerden birisin benim için ??? Rabbim sizin gibi insanların sayısını artırsın amin ???. Şimdi bende Kur’an okuma gruplarındayım elhamdülillah?? haftalık gruplarda paylaşılan yazılarını okumak ayrı bi heyecan veriyor bana ?? Rabbim sevdiği ve razı olduğu kullarından eylesin binlerce kez amin… ???

    Yanıtla

Yorum yapın