Bir tesettür serüveni

Gönül Ayyıldız

Updated on:

IMG_0205.JPG

Allahım karakterime öyle bir güç ver ki, nefsimin inancımın önüne geçmesine engel olabileyim!

Bugün kendimi bu duaya amin derken buldum. Bir yerden mi duymuştum yoksa içimi dile döküp avucuma dua diye mi kondurmuştum bilmiyorum. Ama her namazın peşine tekrar tekrar edip defalarca amin diyecek kadar da halimin özeti oluverdi. Dönüştüğüm bu şeyden öyle rahatsız olduğumu hissettim ki, ilk sığındığım şey dua oldu.
Yıllar önce evde çok sıkıldığım bir gün babamdan dışarı çıkmak için izin istemiştim, bana eğer başımı kapatırsam çıkabileceğimi yoksa bundan sonra evde oturacağımı söyledi. Tahminen yaşım 15, liseye yeni başlamış bir ergenusum. O sıralar zaten kapanmak için bi hazırlığım var, denk geldikçe eşarp, etek falan alıyordum. Ama bir anda önüme sürülen bu koşul, beni adeta ateş topuna çevirmişti. Her neyse, sonra öyle böyle kem küm derken elime gelen ilk eşarbı takıp ergenliğime daha bi ergenlik katan triplerle dışarı çıktım. Bizim buralar mahallenin muhtarı dizisinden hallice, herkes birbirine eş dost akraba. Daha kapıdan adımımı atar atmaz, ay çok güzel olmuşsunlar havalarda uçuşuyor. Otobüs durağına kadar kafamı eğip yürüyüp gitme kararı alan ben, güzel olduğuma o kadar inanmıştım ki, yolda gördüğüm kırk yabancıya selam verebilirdim o havayla. Ama öyle olmadı. Bunu güzel olmak için örteceğimi düşündüğüm ilk anda nefsime engel olmam gereken bir imtihanın içinde olduğumu da anladım. O anda, bütün o dik duruşu, göğe çıkmış başımı, şişmiş egomu silkeyip, tevazu ile yola devam etme kararı aldım.

Tesettür serüvenimin ilk imtihanını başarıyla verdim evet, peki ya sonra?
Şimdiden söyleyeyim ki bir daha hiçbir tesettür imtihanım bu kadar kolay olmadı.

*

Lise öyle ya da böyle geçip giderken, kapandığım ilk günden itibaren üstüme muhakkak bir dış kıyafet alma alışkanlığı kazanmıştım. Okula bile sadece etek sweet gitmemeye çalışır, bu yüzden de hep kış hep soğuk olsun isterdim. Çünkü lise imtihanım da yaz gelince gömlekleri fora çeken okul arkadaşlarımla olmuştu. İçime bir tişört giyip, üstüne bosbol bir gömlek giysem ne olacak ki diye sorup durdum dört yıl boyunca kendime. Ben cevabı bulamadan dört yıl geçti gitti çok şükür. Dört yıl boyunca ne çektiğimi ben biliyorum ama yine de okula girene kadar gönül sabret diye diye kendimi sakinleştirir, okulda herkese uyum sağlardım. Öyle böyle derken bu faslı da geri de bırakmıştım.

Tesettür serüvenimin ikinci imtihanını da başarıyla verdim, peki ya sonra?
Şimdiden söyleyeyim ki bir daha hiçbir tesettür imtihanıma bu kadar dirayetli yaklaşamadım.

*

Liseden sonraki hayatım çok daha kolay olacak sanıyordum. İlk birkaç yıl bunu doğruladım da, hocalık eğitimi aldığımız sıralarda talebe olmanın etkisiyle koyu renkleri tercih edip, uzun dış kıyafetlere geçiş yapmıştım. Hatta daha o zaman ferace bu kadar yaygın bir kıyafet değilken, biz onu çarşaftan farksız görürdük ve bizim için tesettürün zirvesi feraceydi. Hüdayili olmak ferace giymeyi gerektirirdi. Ve ben nefsimi bir şekilde terbiye edip bu zirveye ulaşmıştım. O zamanlar her şey kolay oluyor, ortam neyse kalp ona benziyor. İnsan onunla şekil alıyor. O kadar mutluymuşum ki, şimdi düşünüyorum da elimden gelse hiç o ortamdan çıkmazdım. Eğitim hayatı bitince, hocalık hayatı başladı. Ve bu hepsinden çok daha kolaydı. Çünkü örnek olman gereken çocuklar olduğu için çok daha dikkatli oluyor ve böylelikle kendine kötülük etme fırsatlarını da ortadan kaldırıyorsun. Bu dönemde tek imtihanım, tunikler-feraceler arasındaki geçişti. Diyorum ya sene2009 falan. Ortada feraceli görebileceğiniz tek yer Fatih sokaklarıydı.

Tesettür serüvenimin üçüncü imtihanını da başarıyla verdim, peki ya sonra?
Şimdiden söyleyeyim ki bir daha hiçbir tesettür imtihanıma bu kadar masumane olmadı.

*

Kuran kurslarından anaokullarına geçiş döneminde ise takvaya öyle ya da böyle eriştiğime inanıyordum. Bundan sonrası kolay olur ya demiştim kendime. Keşke demeseydim. Çünkü bütün o zorluklar bu cümlemden sonra başladı. Yavaş yavaş, kademe kademe çıktığım bu basamakları lönk diye aşağı inmemek için nefsimi dizginleyip durdum. Başardım da. Evet başardım, niye öyle bakıyorsunuz? Lönk diye inmedim, basamak basamak geri indim.

Önce ferace tunik oldu, sonra siyah gitti kahve gri lacivert geldi, sonra bele kemer geldi, sonra trençkot geldi. Sonra bir gün annem bana öyle bir bağırdı ki, kendime geldiğimde aynada ki bana bakıp o son sözümü hatırladım. “Hani bundan sonrası kolay olacaktı gönül” dedim ve ne kadar uzun süre halime acıdım hatırlamıyorum. Orada kal dedim orada dur, bunu ne kendine, ne de en doğruyu yap diye uğraşıp duran şu annene yapma. O gün keşke kendime daha fazla sözler verseydim. Çünkü o sözümü de tuttum, o günden sonra daha fazla basamak inmedim ama asla tam anlamıyla yukarı da çıkamadım. Kendi içinde bir düzenle bir ileri bir geri gidip durdum. 2 yıl oldu, tam 2 yıl. Sürekli kendimi olsun dış kıyafet alıyorsun ya, olsun dikkat ediyorsun ya, olsun ileride olur ya diye kandırıp durdum. Koskoca 2 yılda vallahi ve billahi tek bir doğru adım atamadım. Kendi kendime kıydım.

Tesettür serüvenimin dördüncü imtihanını başarıyla veremedim. Peki ya sonra?
Bir daha hiç tesettür imtihanım olmadı. Şeytan benimle uğraşmayı bıraktı. Çünkü zaten beni düşürebileceği en zelil durumda, ailemle sürekli tartışmak zorunda kalacağım bir durumda beni terk etti. Öyle de yapacaktı. Ben ne yaptım? Koca bir hiç.

*

2 yıl sonra bugün, bir düğün vesilesi ile annemle kocaman kavgamıza bir yenisini daha ekledik. Beni ağlatana kadar susmadı. Ağlayıp kendimi odaya kitleyene kadar da onu duymayı bırakmadım. Dış kıyafet düsturu kazanmış bir sürü insanın imtihanı; düğün. Bir şekilde kendime uygun dış kıyafeti hep buldum. Ama bu sefer fark etmeden yenik düşecektim. Allah annemden razı olsun, bana yine engel oldu. 23 yaşında biri olarak, hala bir şekilde silkelenme ihtiyacı duyuyor olmak çok kötü. Oysa ben tüm bunlara kendim dikkat ediyor olabilmek isterdim. Sonra tarihe baktım, 2 yıl önce bugündü dedim. Ben 2 yıl önce bugün, kendi kendime dikkat edebilme özelliğimi yitirdim. 2 yıl önce bugün idrakımı ve inancımı bir kenara atıverdim. Evet dikkat ettim, hep ettim, hala da ediyorum. Ama ben başlangıç noktasında değilim, ben zirveden çakıldım. Ve böyle yaşamaya devam ettikçe sadece nefsimi memnun ediyorum kendimi değil. Giyinip süslenip kendimi beğenip evden çıkıyor, sonra bir camdan yansıyan halime bakıp ne yaptım diyerek kendime kızıyor, sonra tekrar bunları unutup hayatıma devam ediyorum.

Tesettür serüvenimin beşinci imtihanını başarıyla verdim. O elbiseyi herhangi bir kına gecesinde giymek üzere dolaba kaldırıp kendime daha düzgün bir şey ayarayacağım.
Peki ya sonra?

Sonra ne olacak?
Sürekli doğruyu bildiği halde pişman olup duran bu gönülü daha ne kadar teselli edeceğim?
Ya da ne zaman nefsimi öldürüp gerçekten istediğim şeye ulaşmak için adım atacağım?
Ne bekliyorum?
Ne bekliyorsun?
Benim gibi olma.
Sen sen ol, bulunduğun basamaktan aşağı inme.
Taviz tavizi getiriyor sözü öyle doğru ki, bunu son basamağa geldiğinde anlıyorsun.
Son basamağa gelme!
Lütfen.

“Bir tesettür serüveni” üzerine 7 yorum

  1. Ağzınıza sağlık, her şeyi o kadar açık ve net ifade etmişsiniz ki sanki kendi nefsimi kendime söylediklerimi yüzüme çarpmış oldunuz. Allahım insAllah dahada basamak inmeden tırmananlardan olmayı ve tesettürde ,ahlakta ,sünnet-i seniye ye uymakta zirvede olmayı nasip etsin.(AMİN)

    Yanıtla
  2. Yaşınız benden küçük ama tecrübeleriniz yaşım kadar.insanin kendinime itiraf edemedigi seyler olur burda onları buldum.oyle bi yazı okudum ki hayatim film şeridi gibi geçti önümden.evet haklisin durup düşünmeli.Neler biriktirip neler yitirdiğinin farkına varmali.herseyden önemlisi asla kendini kandirmamali ve karakter oturttugun anda bunu kaydirmamali.gayret etmeli azim etmeli itimat etmeli.olmak istediğin kişi bu mu! Diye hergün konuşmaları olmalı. yapılan bir hatanın bedelini ömür boyunca ödememeli.duygulari korkmadan çekinmeden yazmanı seviyorum.samimi buluyorum.ilerde kitap yazmanı beklerim.iyi çalışmalar dilerim

    Yanıtla
    • Keşke erken yaşta anlasaydım tüm bunları ben de, belki o zaman dur diyebilirdim diyordum kendime. Ama galiba öyle olmuyor bir dönem dur deyip bir dönem hadi diyerek yaşayıp gidiyoruz bir ömrü. Sonumuz hayrolsun 🙂

      Ayrıca severek okuyor olmanıza cok sevindim cok teşekkürler 🙂

      Yanıtla
  3. İslami aile terbiyesiyle, islama uygun kapandım 12 yaşımda ve şimdi durup o yıllara baktığımda diyorum ki keşke tesettür modası çıkmasaydı da biz, bilek pantalonları, incecik kısacık tunikleri gözümüzü alıştımasaydık.. Onda da ne var canııım demesydik diyorum. Ama böyle derken bir yandan da çok şükür Rabbim diyorum bir şerde yine bir hayır gördüm yaptığım yanlıştan kendime inancı daha sağlam bir doğru çıkardım.. O kadar güzel hassas noktalara dokunuyorsunuz ki yüreğinize sağlık, Rabbim gönlünüzü imanınızla arttırsın daha güzel kelimelerle hayat bulsun bizde Allah razı olsun..

    Yanıtla
  4. Çok dikkatli okudum yazdıklarınızı. Örtünmeyle ilgili dalgalanmalar yaşarken denk gelmek çarpıcı oldu benim için demek benim gibi insanlar var dedim. Siz kapadığınız halde savaşmaya devam etmişiniz ben ise hala düşünce aşamasındayım.bizlerede nasip olur inşallah. allah razı olsun

    Yanıtla
    • hiçbir zaman savaş bitmiyor ki, ne kapanınca bitecek, ne tam olunca. hep hep hep devam edecek. inşallah imtihanlarını verenlerden oluruz 🙂

      Yanıtla

Yorum yapın