Bugün yeni birini tanıma fırsatım oldu ve tanışmamızın onbeşinci dakikasında şöyle bir cümle kurdu “benim gözümün önünde kötü niyetli işler yapanın iyi biri olabileceğine inanmam”. Çok doğru bir cümleydi bu, çoğumuzun hayatının özetiydi. Hani yıllardır süregelen bir söz varya, size başkasının dedikodusunu yapan sizin dedikodunuzu da başkasına yapar diye. Heh aslında bu ikisi aynı şey. Ama tabi ben yinede biraz daha açarak bahsetmek istiyorum.
Hayatımızın her döneminde çeşit çeşit arkadaşlar edindik, iyisiyle kötüsüyle, benciliyle, nankörüyle hepsiyle karşılaştık. Kimini çok sevdik, kimiyle yıldızımız bir türlü barışmadı, kimini sebepsiz ayrı tuttuk, kimini tanımadan düşman seçtik. Aslında kesin bir şey varsa, oda asıl serüvenin aslında çok sevdikten sonra başlıyor oluşu. Çok sevdiğimiz insanların hatalarını görmeyerek her türlü tavırlarına destek olarak sürecinin ilk adımını atıyoruz. Ve eğer sevdikleriniz gözünüzün içine baka baka fesat düşüncelerini masaya serebiliyorsa, eğer hiç korkmadan size içindeki kötüyü tanıtabiliyorsa, eğer hiç utanmadan size kırıcı ve düşüncesiz hareketlerinden bahsediyorsa ve siz tüm bunları dinleyip ona şakşakçılık ediyorsanız kendinize yazık ediyorsunuz. Bu cümleler çok ağır, bu cümleler ilk okunduğunda tanıdık gelmeyecek ama sonra sonra anlayacaksınız. Birçoğumuzun hayatında böyle insanlar var. Ve işte bugün Fatma bana bu durumun özetini yaptı. Aslında o birkaç cümle söyledi ama o kadar haklıydı ki bu cümlelerden bir dünya dolusu konu çıktı.
O zaman konuya adını veren soruyu tekrar soruyorum, dilinde kötülük olanın kalbinde iyilik olur mu? Hayır arkadaslar, yanımızda bir başkası için kötülük planları yapanların kalbinin temiz olduğunu düşünmek malesef ki kocaman bir ahmaklık. Onun kalbi temiz olsa, birilerini kırmayı marifetmiş gibi size anlatmazdı. Onun kalbi temiz olsa zehrini içine akıtır, kendini yakar başkasını yazmazdı. Onun kalbi temiz olsa kötülük planları yapmak yerine Allah’a havale etmeyi tercih ederdi. Bakın insanlar kötülük yapmaz değil, insan beşer elbet şaşar. Ama temiz kalpli insanlar bir anlık gaflete düşüp kötülük yapsalar bile bundan utanç duyarlar. Onlar tövbe ederler ve Rabbim onların pişmanlığından dolayı onları affeder. Eğer bu insanlar içlerindeki öfkeyi bastıramayıp planlı bir kötülük yaparsalar bile heryerde anlatıp kendilerini haklı çıkarmaya çalışmak yerine üstünü kapatır ve unutmaya çalışırlar. Varsayalım ki bu insanlar çok iyiler ama kötü bir hareketleri olduğunda anlatmadan rahatlayamıyorlar. Birkaç yakınıyla paylaşıp doğru sonuca ulaşmak istiyorlar, sonuçta istişare önemli. O zaman da bu insanı izlemeye devam edim, eğer kötülüğünü bastırmak için karşı tarafa hakaret ediyorsa, eğer kendini kandırdığı gibi sizi de karşısındakilerin bu kötülüğü hak ettiğine inandırıyorsa ve eğer yüzünden ufacık bir pişmanlık belirtisi, dilinde bir keşke yapmasaydım cümlesi yoksa oradan koşarak kaçın. Bu insanın tek derdi vicdanının sesini bastırmaktır, eğer iyi bir kalbi ve samimi bir tövbesi olsaydı belki ona yardım edebilirdiniz ve o da affedilirdi. Ben birçok insanın iyi olduğuna inanabilirim ama kötülüklerini masa muhabbeti yapıp kahkahalarla gülenlerin iyi olduğuna inanmadığım gibi iyi düşünebileceğine de inanmıyorum artık. Sanki onların içindeki iyilik ağızlarından çıkan cümlelerle akıp gidiyor. Sanki onların samimiyetleri başkalarının hakkında kötü konuştukça kayboluyor. Sanki onların kalbi dişlerinin arasında paramparça oluyor ve onlar bunu zerre kadar farketmiyor. Tüm bunlar arkadaşınızın imtihanı gibi gözükse de izledikten sonra vereceğiniz tepki de sizin imtihanınız oluyor. Hatırlatmak isterim ki; “Sevdiğini Allah için sev! Terk ettiğini Allah için terk et! Bilmiş ol ki, Allah’ın rızasını ancak böyle kazanırsın. ” diyor Abdullah Ibni Abbas. Ve devam ediyor “Artık insanların muhabbetleri de nefretleri de sırf dünya zevki ve dünya menfaati içindir.
Ama şunu da hiçbir zaman unutmayın, “Kalplerde olanı yalnız Allah bilir” bu yüzden emin olmadan da kimseyi kötülükleri itham etmeyin. Itham etmek kimsenin haddi değil, yapılması gereken Usulca kendini geri çekmektir. Çünkü birinin hakkına girip onu kötü ilan etmek hepsinden daha tehlikelidir. Yani diyorum ki; Aklı başında dostlar edinin, vaktinizi ziyan, kalbinizi malayani ile meşgul etmeyin.
Rabbim bize gerçeği görme kudreti ve harekete geçme cesareti versin!