Haklı ve Haksız Eleştiri

Gönül Ayyıldız

Updated on:

IMG_0138.PNG

Bugün toplumca bir türlü doğrusunu beceremediğimiz bir konu hakkında yazasım var.
Aklınıza gelen şeyleri merak ediyorum, hatta duymak istiyorum.
Toplumca beceremediğimiz konuları söyleyin onları da ele alalım.
Sonuçta toplumca beceremediğimiz şeyler baya fazlaaaa…

Neyse,
Gelelim bizim konumuza. Konumuz eleştiri. Bir türlü seviyesini tutturamadığımız cümleler zinciri hani. Heh işte o. Daha iyi anlaşılması açısından konuyu haklı eleştiri, haksız eleştiri diye ele alacağım.

1)Haklı eleştiri; Karşımızdaki kişinin gerçekten yanlış olan davranışlarnıı gördüğümüzde uyarmak istiyoruz, evet bu bir gerçek. Ama bu davranış neye göre yanlış, kime göre yanlış, toplumca mı yanlış diye ayırmışız yoksa dinimiz de buna yanlış mı diyor bunlara dikkat etmek lazım. Buna dikkat ederken de samimiyetle cevap vermek de fayda var. Çünkü işimize gelen konuları sünnete kurana dayamaya baya meraklı bi milletiz. İşimize gelene haram ya o deyip, yaptığımız bir şeye saçma sapan deliller göstererek esnetmeye çalışır haldeyiz. Tamam işin eleştiriyi hak etme boyutunu böylece kapatıp, nasıl eleştirilmeli sorusuna geçiyorum. Bunu da uzun uzun anlatmak yerine sadece ne yapmamanız gerektiğini söyleceğim. Sakın ama sakın, eleştireceğiniz kişi bu konudan muzdaripken, yahut başka şeylerden dolayı mutsuz, kırgın ya da üzgünken bu konuyu açmayın. Bu düşene bir tekmede sizin vurmanız gibi bir şey. Mesela tam biriyle tartışmış ve gereğinden fazla sesini yükseltmiş. O kavgadan yeni çıkmış bi kenarda dinlenirken, sizin ona gidip ‘’ üf sen de cok bağırıyorsun he / bu kadar bağırmamalısın / bağırmak hoş bir alışkanlık değil’’ gibi dersler vermeye calısmanız ne kadar sağlıklı? Vallahi kusura bakmayın ama o kişi kalkıp o an size bitane geçirse sonuna kadar da haklı. Hiç de napıyorsun diyemezsiniz. Demek ki neymiş, eleştiri için uygun zaman da önemliymiş. Gelelim üçüncü noktaya, uygun zamanı da yakaladınız aldınız karşınıza konuşuyorsun, söylediniz, anlattınız, hallettiniz, karşınızdaki hatasını anladı ve yüzünde bu ifade belli. Siz de gayet anlıyorsunuz. O halde artık yapmanız gereken şey ona zaman tanımak. Çünkü alışkanlıkları terk etmek zaman içinde olan bir şeydir. Bunu tekrarladıgında ben sana ne demiştim demek yerine, onun hatasını kendi anlamasını beklemek sizin iyi bir dost sıfatı almanıza, onun da deneyimleyerek öğrenmesine ve hayatına oturtmasına sebep olacaktır. En baştan beri anlattıklarım dışında davranışı olanlar mutlaka kötü arkadaş olarak fişlenmişlerdir. Ki ben de fişlendim. Belki yine de fişlenirim. Kim bilir. Sonuçta bende insanım ve haklı eleştiriyi öğrenmeye çalışan bir insanım. Aslında bu da bir özeleştiri yazısı olabilir.

2)Haksız eleştiri; Gelelim haksız eleştiriye, işte bu dünyanın en egoist insanlarına ait bir özellik. Karşınızdaki insanın toplumca ayıpsanan, ya da dinimizce yasaklanan bir davranışı yokken onu eleştirmek ve bunu sadece ‘’ ben hoşlanmıyorum’’ açıklamasıyla yapmak sizi dünyanın en büyük haksızı yapar. Mesela bir insanın çok ağlamasına laf etmek, duygusal olmasına sinirlenmek, ya da olayları kafasına taktığı için ona bağırmak çok saçma. Bunlar dinimizce yasaklanmamış, Allahın bazı kullarına imtihan için verdiği özellikler. Kalkıp bu yüzden onu eleştirme hakkını kendinde bulmak ise fazlasıyla gereksiz. Eleştirdiğiniz şey aslında, Allahın yaratılış safhasında kuluna koyduğu fazla topraktan başka bir şey değil.

O halde ne yapıyoruz?
Eleştirmeden önce ilk olarak kategorize ediyoruz. Bu söyleyeceğimiz şeyler, dinimizce mi yasak, toplumca mı yasak, yoksa ne? Bunu belirledikten sonra da söyleyeceğimiz cümleleri hazırlıyor ki, konu bir ego meselesine, aşağılama olayına dönmesin.

Ee işte sonrası iyilik güzellik.

“Haklı ve Haksız Eleştiri” üzerine 2 yorum

  1. Buna kısacası bilinçli eleştiri diyoruz. Henüz kendimiz tam bir bilgiye sahip değilken yahut kendimiz söylediğimiz gibi değilken yaptığımız her eleştiri , riya barındırır.
    Yine güzel bir yazı ve yine güzelsin Gönül Ayyıldız 🙂

    Yanıtla

Yorum yapın