Son zamanlarda her profilde ‘’Ah, kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya!’’ mısrasıyla karşılaşıyorum. Bu mısra adeta insanların birbirlerine ‘’Azıcık daha ince olsana’’ deme şekli haline geldi. Demek ki bazı insanlar gizli gizli, hayatındaki insanlardan daha ince olmalarını, hayatın ayrıntılarını yakalamalarını, mutlu eden anları keşfetmelerini falan bekliyor. O bazı insanlar bekleyedursun, ben beklemek yerine harekete geçenlerden bahsetmek istiyorum. Bizim hatim gruplarında bir Aslıhan ablamız var. Şimdi size satırlarca onu anlatsam eksik kalır, o yüzden başka bir şey anlatacağım. Geçtiğimiz günlerde Aslıhan abla, binasının önünde park yeri bulamayınca aracını karşı binanın önüne park etmek zorunda kalmış. Sabah arabanın yanına gittiğinde ise tevafuken lastiklerin indirildiğini farketmiş. Aslıhan abla karşılaştığı sahneden dolayı ne kızmış ne bağırmış ne de olay çıkarmış. Sadece komşusunun hiç düşünmeden onun canını tehlikeye atmasına üzülmüş ve benzincinin yolunu tutmuş. Eve döndüğünde ise ne birilerine şikayet etmiş, ne komşunun kapısına dayanmış, ne de diğer komşularla fiskos yapmış. Umreden getirdiği hurmalar ve Malatya’dan getirdiği kayısılardan bir paket hazırlayıp, üzerine bir not iliştirmiş ‘’Komşuluk hakkı önemlidir, bu yüzden size bunları getirdim. Hem ağzımız tatlansın, hem gönlümüz. Çünkü acılığın kimseye faydası yok.’’ Not: Yeşil Toyota’nın sahibi komşunuz. Yani arkadaşlar, birilerinin hala durup ince şeyleri anlamaya ve anlatmaya vakti var. Oturup kimsenin vakti yok diye yakınmak yerine bir şeyler yapın. Güzel bir şeyler. Çünkü bu dünyada değiştirebileceğiniz bir tek şey var, o da kendiniz. Demek ki birilerinden beklemek yerine önce siz harekete geçmelisiniz. Belki o zaman durup iyi şeyler anlamaya vakti olan insanları da görebilirsiniz. #uzunyazdimokumayindiye ✌?
eN sON yAYINLANANLAR
Tümünü Gör