Kararsız iyiler

Gönül Ayyıldız

Updated on:

IMG_0512.PNG

Bugün size kararsız iyilerden bahsedeyim. Hani şu sürekli kendine kurallar koyan ama sonra hepsini yine kendi bozan. Hani şu herkese duvarlar ören ama sonra onları yine kendi yıkan. Hani şu kimseye kırılmama kararı alıp sonra ilk fırsatta yine kendini paramparça eden. Tanıdınız mı?

Sizsiniz dimi o?
Yoksa ne işiniz var ki burada.

Kırgınsınız işte, çok kırgınsınız. Kızgın bile değilsiniz, gücünüz yok. Çünkü etrafınızdakiler hep sizden daha güçlü diye kızmaya korkuyorsunuz. Acınız var aslında, çok da ufak böyle dışarıdan bakınca, ama içinizi yakıyor değil mi? Ama söylemiyorsunuz da kimseye, çünkü herkesin acısı sizinkinden daha çok. Çok güzel bir söz geliyor aklıma bu satırları yazarken;

‘’ Çünkü kimden beni benden kurtarmasını, içimdeki sızıları hafifletmesini istesem, onun yaraları benim yaralarımdan daha derin, onun sızıları benim sızılarımdan daha acıtıcı, onun elleri benim ellerimden daha küçük olurdu. ‘’

Bütün o anlatmak istediklerimin özeti aslında bu paragraf. Tüm o uzun uzun kuracağım cümlelerin kısalmış hali. O zaman ben orayı daha fazla anlatmadan yazının başındaki konuya döneyim. Kararsız iyiler demiştik. Ne demek kararsız iyiler? Gerçekten iyimiler yoksa ortada mı kalmışlar? Ben cevabı bilmiyorum, cevabı siz vereceksiniz.

Mesela ortada birine yapılan bir yanlış varsa, kötüler daima yargılar ve asla affetmez, iyiler her zaman anlamaya çalışır ve affeder, kararsız iyiler önce yargılar sonra anlamaya çalışır sonra ışık hızıyla affeder sonra affettiği için kendine kızar, sonra kötü düşündüğü için yine kendine kızar, sonra affettiğin insan hata yapınca nü sefer kendine kızmaları için kendine kızar. Doğru mudur?

Tamam hadi başka bir örnek daha, mesela birine yardım edilecekse, kötüler önce sorgular sonra mantıksız bulur yardım etmez, iyiler sorgusuz sualsiz yardımı kabul eder, kararsız iyiler önce sorgular sonra yardım eder sonra kendini doğru mu yaptım yanlış mı diye hesaba çeker. Bu da doğru dimi?

Size bir şey itiraf edeyim, kararsız iyilerin başında ben geliyor olabilirim aslında. Ne kadar affetmeye yatkın bir yapım olsa da affederken sürekli kendime kızarım. Ne kadar sevmeye yatkın olsam da herkese bana kazık atacak gözüyle bakarım. Ne kadar yardım etmeyi sevsem de, kullanıyor mu beni sorusuyla karşıya karşıya kalırım. İnsanların iyi yanlarını kullanmak, onların güzel özelliklerini törpülemek gibidir, biri gelir incitir, diğeri gelir kırar, sonra biri gelip yapıştırsa bile ne kadar eskisi gibi olur ki? Sürekli kırıldı kırılacak, düştü düşecek, parçalandı parçalanacak.

Bilmiyorum işte ben kararsız iyiyim. Bazen önce iyilik yapar sonra kötüyü düşünürüm, bazen kötüyü düşünür ona rağmen yine iyiyi yaparım. Sürekli kararsızım. Sürekli önce nefsimi sonra kalbimi sonra annemi dinlerim. Sürekli aynı hataları yapmamak için önlemler alır, sonra her seferinde daha da büyüğünü yaparım.

Ben kararsız iyiyim.
Önce sizi düşünürüm, sonra kendimi.
Sonra sizi yok sayarım, affetmem kendimi.

“Kararsız iyiler” üzerine bir yorum

Yorum yapın