Bir gün bile ara versem size nasıl sesleneceğimi şaşırıyorum. Diğer yazılara bakıyorum nasıl giriş yapmışım acaba diye, sonra hiçbirine özel bir girişle başlamadığımı görüyorum. İçten içe kızsam da kendime biliyorum ki siz benim vermediğim selamı da alacak kadar güzel yüreklisiniz. Bugün artık bu Kuran Serüveni serisini bitirme vakti. Değinmek istediğim bir sürü şey vardı, hepsini not kağıtları ile odamın girişindeki panoya asmıştım, sonra bir baktım ki dört yazı yazmış ve notların hiçbirinden zerre kadar bahsetmemişim. Olsun, demek ki bunların yazılması gerekiyormuş. Demek ki bu siteyi ziyaret eden birinin o cevaplara ihtiyacı varmış ki Rabbim onları o zaman, bunları da bu zaman yazmayı nasip etmiş. Biz iman etmiş insanlarız, biz de sorgulamak olmaz, teslim olur hayırlısı buymuş deriz. Haydi artık konuyu uzatmadan not kağıtlarındaki konulara başlık başlık değinip şu seriyi de bitirelim. 🙂
Kitaplara İman
Yaklaşık bir haftadır Kuran ve Meal’den bahsedip durduk, bunun bizim için sünnet olduğunu ama aslında birçok farz kadar da önemli olduğunu açıkladık. Ama biriniz de çıkıp demediniz ki, Gönülcüm canım, imanın şartlarında ‘’Kitaplara iman’’ var. Birinizde dememiş ki ‘’Bu bizim için sünnet bir ibadetten ziyade imanın şartı’’ Neyse ki not kağıtları var da demeyi unutmadık. İmanın şartları kendi içinde birbirleriyle bağlantılıdırlar. Bunların için Kitaplara iman ise insanların ibadetleriyle bağlantılıdır. Kitaplara iman konusu bizim Kuran ile oluşturmamız gereken bağı bize anlatır. Kuran’da bahsi geçen ‘’Kendilerine kitap verilenler” cümlesinin muhattabı bir mümin olabilmek için bizim önce Peygamberi ve Kuran’ı gönülden benimsememiz gerekir. Ahirette bizden imanın 6 şartı sorulacak. Münker nekir diyecek ki, Kitaplara iman ettin mi? Ettim diyeceksin, çünkü müslümansın ya. E o da Allah’ın bir meleği, bilecek dünyadaki halini. Tekrar soracak, ‘’ Nasıl ettin?’’ İşte bu soruya cevap verebilecek misin? Ne diyeceksin? ‘’Kuranı evimin üst yerlerine kaldırdım’’ mı diyeceksin? ‘’Kurandaki yasakları ailemden öğrendim onlara göre yaşadım’’ mı diyeceksin? ‘’Küçük sureleri ezberledim diğerlerini da başlayacaktım da öldüm.’’ mü diyeceksin? Hangi cevap senin imanını kurtarman için geçerli bir sebep olacak? İşte tüm bu cevapsız soruların peşine söylemek isterim ki, kitaplara iman etmek demek sana gönderilen kitap ile bütünleşmen demektir. Onunla nefes alman, onunla karar alman, onunla yaşaman demektir. Çünkü Rabbimiz bu Kuran’ın içine bizim dünya ve ahiret mutluluğumuzu sağlayacak tüm kuralları ve yasakları koydu. Bizim için koydu. Demek ki Kitaplara iman ettim demekle olmuyor, bu iş biraz icraat gerektiriyor. Haydi geçelim ikinci not kağıdına.
Kuran’da bahsedilen konular
Her yazıda dedim ki, Kuran’da hepimizin sorusuna cevap var. Hepimiz hayatımızdan bir kesit bulabiliriz, orada yazan bir ayet ile karar alabiliriz. Ama bunu yapabilmek için önce kurandaki konuları genel olarak bilmemiz gerek. Hangi ayetler bizim için hangileri müşrikler hangileri kafirler için bilmeliyiz. Bunun için meal okumuş olmak hayli önemli. Anlamını bilmediğini ayetleri nasihat olarak alamaz, uyarı olarak göremezsiniz. Meal kullanma alışkanlığı kazandığınızda zaten yavaş yavaş tüm konulara hakimiyet sağlayabilirsiniz. Kuranda bahsedilen ana başlıklar şunlar; İtikat meselesi, İbadet hususları, Muamelat yani amellerimizin hükümleri, Ukubat yani hatalarımızın cezaları, Ahlak kuralları, Nasihat kısımları, Vaadler, İlmi gerekçeler, Peygamberler ve mucizeleri, Geçmiş ümmet ve kavimler ve son olarak peygamberlerin, meleklerin ve belirli isimlerin duaları. Keşke sizin için bu konu şu surede, şu konuda şu surede diyebilseydim. Ama Kuran böyle bir fihrist oluşturabileceğimiz bir kitap değil. Konular kendi içlerinde öyle dağınık bir düzen içerisinde ki, müfessirler bile kendi içlerinde bazılarına cevap bulabilmiş değil. Bu konudada karşımıza yine meal okumanın gerekliliği çıktı mı? Gayet çıktı.
Şuan böyle yavaş yavaş bilgi yığılmasından ötürü sıkılan suratlar görüyorum. Ortamın bu fıkıh kitabı havasını dağıtıp bir şeyler anlatayım sonra devam edelim. Kuran serüveni-1’de bahsetmiştim, hiçbir seriye oturup düşünüp niyet edip başlamıyorum. Hepsine bir sebep hasıl oluyor. İşte bu serinin sebebini anlatmak istiyorum size. Geçen hafta blogda tarifler, şarkılar, filmler, kitaplar uçuşurken içimi bir huzursuzluk kapladı. Bunlar da hayatımızın bir parçası bunlar da günlük rutin telaşlarımız ama sanki benim bunları daha az tutmam gerekiyormuş da hep böyle ilimle alakalı yönlendirici yazılar yazmam gerekiyormuş gibi bir his oluştu. Bir yandan ‘’Zaten onları da yazıyorum ama bunları da sevenler var, bunlar da birer yönlendirme, hem bunlar da faydalı’’ diye sakinleştirdim. Bir yandan da ‘’ Allah aşkına Gönül, hiç şu Mabel şarkısı ile Allah kelamı bir olur mu’’ diye kendime tekrar tekrar kızdım. Girip blogdaki son birkaç gereksiz yazıyı silip sonra kafamı dağıtmak için Kuran dinlemeye karar verdim. Ebubekir Şatiri dinleyecektim ama hangi sureyi dinlemeliydim bir fikrim yoktu. Uzun zamandır da televizyondaki Kabe kanalı dışında bir yerden Kuran dinlememiştim. Hangisini dinlesem diye düşünürken aklıma genelde hep dilimizde olan bir sürü sure geldi. Benim küçük bir münacat cüzüm var, orada 6-7 tane bu genelleşmiş sure ve küçük dualar bulunuyor. Oradaki sureleri düşündüm hemen, Yasin Tebareke Amme Kehf Duhan Cuma Fetih Müdessir. Bir dakika bir dakika Müdessir yok ki içlerinde diye bir ses uyardı hemen beni. Olmasaydı aklıma gelmezdi ki, sonuçta kolay kolay akla gelecek bir sure değil bu. Uzun zamandır bırakın okumayı adını bile söylemediğim bir sure idi hatta. Cüzü elime aldım, sayfaları karıştırdım, bir daha karıştırdım, sonra bir daha karıştırdım. Ih ıh, Müdessir suresi yok. Ben hiçbir şeyin boşa olmadığına inanan bir insanım. Bu yüzden hemen Müdessir suresini dinlemeye başlamalı ama ondan önce mealine bakmalıydım. Önce Ebubekir Şatiri-Müdessir suresi yazıp tıkladım, sonra meale yönelecektim ki alt yazılı çıktı. Arkadan Şatıri okuyor, önüme ayetlerin meali düşüyor. Besmele çekildi, derin bir nefes alındı ve ilk ayet okundu ‘’ يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ ‘’ sonra da meali düştü ekrana ‘’ Ey örtüsüne bürünen’’. Şatırı’nin aldığı nefesi ben veremedim. Gözlerim yuvasından çıkacak gibi oldu da sonra sakinleşip, dur gönül sana demiyor Efendimize’e diyor dedim. Efendimize ilk vahiy geldiğinde, eve dönüp Hatice’ye ‘’Örtün beni’’ demesinin olayı bu. Bunun biliyorum. Ama bu bir tevafuk mu diye sormadan da edemedim. Sonra devam ettim, ‘’Kalk artık uyar. Sadece ama sadece Rabbini yücelt. Elbiseni temizle. Pislikten sakın. Yaptığını çok görerek başa kakma, Rabbin için sabret.’’ Subhanallah. O an yaşadığım şey korku mu, telaş mı, huzur mu inanın bilmiyorum. Sadece ama sadece Rabbini yücelt ayetini bir uyarı olarak alıp onu yüceltmenin yollarını aramaya başladığımı biliyorum. Cevabını da kulağıma ayet fısıldayan Şatıri’de buluyorum. Ben Kuran’ı anlatacağım! İşte böyle başladı bu serüvenin de hikayesi. Sonra sorularla devam etti, ihtiyace binaen eklendikçe eklendi. Konu konuyu açtıkta 5 yazı bitti. Haydi artık devam edelim.
Kuran’da bulunan güzel dualar
Az önce konulardan bahsederken söyledik, birçok kişinin duasını duyup ayet olarak yazan ve bize ulaştıran bir Rabbimiz var. O duayı kulu ile kendi arasında tutabilirdi. Ama diğer kullarına da örnek olması için bizimle paylaştı. Bunları bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden de önemli gördüğüm birkaç tanesini paylaşmak istiyorum.
Efendimiz’in duaları; Ali İmran 26-27, Tevbe 129, İsra 80, İsra 111
Çocuğu olmayan Zekeriya as’ın duaları; Ali İmran 38, Meryem 4-6, Enbiya 89
Süleyman as’ın şükür duaları; Neml 19, Sad 35
Eyyüp as’ın sabır duası; Enbiya’83
Yunus as’ın cezası karşısında duası; Enbiya 87
Firavunu kurtarmaya çalışan hanımının duası; Tahrim 11
Musa as’ın tövbe ve şükür duaları; Maide 25, Araf 143, Araf 151, Araf 155-156, Kasas 16
Yalancılıkla itham edilen Hud as’ın duası; Müminun 39
Yıllarca süren tövbenin ardından affedilen Adem ve Havva As’ın duası; Araf 23
Ve bunlar gibi daha nicesini Kuranda bulabilirsiniz. Bunlar bize ulaştırıldıysa bir sebebi vardı deyip öğüt alabilirsiniz. Başınıza gelen bir olayda direk Kuranda geçen bir duaya başvurup, hem o Peygamber’in vesilesiyle belki duanızın kabulunu izlersiniz. Ama bunun için ne gerek? Kuran’ı bilmek, Kuran’ı tanımak, Kuran’ı anlamak gerek. Misal yalancılıkla suçlanıyorsunuz, olabilir. Koskoca peygamberler yalancılıkla suçlanmış ama eğer siz bunu bilmezseniz neye yarar ki? Evde dövünüp durursunuz. Ama bilirseniz ki Hud as buna çok üzülmüş de günlerce bunun için dua etmiş ve ‘’Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım’’ et demiş. Rabbim de bunu hem kabul etmiş hem yol gösterici olsun diye size bildirmiş. Bunlar nasıl güzel nimetler, tabi anlayana. Haydi geçelim son not kağıdına.
Sahih hadislerle Kuran’daki sureler
Fatiha Suresi; Ebu Saîd İbnu’l-Muallâ ‘dan rivayet edildiğine göre; Efendimiz bana ‘’Sana kuran’ın en büyük suresini öğreteyim mi?’’ diye buyurdu ve Fatiha’yı okudu.
İhlas Suresi; Ebu Saîd İbnu’l-Muallâ ‘dan rivayet edildiğine göre; Efendimiz ihlas suresini okudu ve dedi ki ‘’ Allah’a yemin ederim ki bu sure Kuran’ın üçte birine denktir.
Nas Suresi; Ukbe İbni Amir’den rivayet edildiğine göre; O gece Nas suresi inmişti ve Efendimiz dedi ki; Bu ayetlerin benzeri asla görülmemiştir. Ve Felak suresi indiğindeyse efendimiz diğer duaları bırakıp yalnız bu iki sure ile göz değmesinden Allah’a sığınmaya başladı.
Bunlarla birlikte AyetelKürsi, Amerrasulu ve Yasin Suresi okumanın da sahih hadislerce bize ulaştığını söylemek mümkün. Yalnız burada bir ümmet sıkıntısına değinmekte fayda var. Şüphesiz ki her surenin bizim bildiğimiz yahut bildiğimizi sandığımız fazileti vardır. Ama şu sure şunun için şu kadar kez okunmalı hadislerinin birçoğu uydurmadır. Efendimiz’in sağlam hadisçilerinden hiçbirinin ağzından buna benzer bir hadis rivayet olunmamıştır. Efendimiz’den rivayet edilen günlük 33 tesbih ve yukarıda belirttiğim sureler dışında bir hadis duyduğunuzda muhakkak sahihliğini araştırın. Burada beni yanlış anlayanlar olacağını bildiğim için uyarayım. Kuran okumak zaten başlı başına bir sevaptır, şifadır ve insana muhakkak ilahi bir yardım ulaşır. Siz samimiyetle bir cümle dua ettiğinizde de, bir sayfa kuran okuduğunuzda da Rabbim sizi niyetinize ya da tövbenize kavuşturur. Bu hadislere itimad etmenin okumak yönünden bir sıkıntısı elbette yoktur. Tabi ki isterseniz Cuma Suresini 18 kez okuyarak kısmetinizin açılacağına inanabilirsiniz. Bunlara da hakkınız var, Birçok hoca buna benzer hadisler ve açıklamalar yapıyor. Aynı hocalar Zalimden intikam almak için Hud suresini 3 kere okuyun da diyor. İntikam almak ve Efendimiz? Vaooov. Yani bu tamamen sizin inancınıza kalmış bir durum. Ama tekrar tekrar söylüyorum, bunun gibi bid’atlar Allah muhafaza bizi imanımızdan edecek kadar kuvvetleşebilir. Muhakkak bizim aklımız noksandır, elbette hocaları dinlemek onlardan bir şeyler öğrenmek gerekir ama unutmayın ki gerçek bir mümün hocalardan almasına gereken ilmi alır, menfi gördüğü ilimleri bırakır. Eğer duyacağınız şeylerin sahihliğini araştırmaya üşeniyorsanız bana mail atın. Asla üşenmem ve sizin için günlerce araştırırım. Yeter ki, sorgusuz sualsiz duyduğunuz herşeye itimat etmeyin. Konu buraya gelmişken 4444 salati tefriciye’yi de söyleyelim. Bu bilgiyi bize ulaştıran tefsir sahibi Kurtubi’nin Tefriciye’nin 4444 defa okunması halinde duasının kabul olacağı yönünde şahsi bir ümidi vardır. Ancak bu da bir ümittir. “Bu miktarı bulan okumalar mutlaka kabul olur, bu sayıya ulaşamayanlar ise redde uğrar” demek değildir. Efendimize’e yapılan buna benzer Salatü Selamlar da çok faydalı zikirlerdir. Büyük büyük alimler, ben bu kadar yaptım da duam kabul oldu demişler fakat hiçbiri de kalkıp şu kadar okuyun cennet açılır, bu kadar okuyun cehennem ateşi yakmaz, bu kadar okuyun sınavlarınız başarılı geçer dememiştir. Bunlar kişinin inanarak samimiyetle okuduğunda fayda bulacağı zikirlerdir. Fakat sayıya döküldüğünde, ayet veya hadismiş gibi davranıldığında bid’ata gireceğini unutmamak gerek. Son olarak bana soruyorlar, bid’at ama sen dağıtıyorsun, sayı topluyorsun, niye? Gerçekten utanıyorum arkadaşlar. Sanıyorlar ki takipçi kaybetmekten korkuyorum. Sanıyorlar ki sözde müslümanlık yapıp, kimseye yardım etmeden yaşamak istiyorum. Ve hal böyle olunca kimsenin gönlü kırılmasın diye destek olmaya calısıyorum. Hatta bana şu okunacak yardım eder misin diyenler bilirler, ilk önce ‘’sayı vermek zorunda mıyım?’’ diye sorarım. Karşımdaki kişi evet deyince de oturup ona vaaz versem canı sıkılacak. Benden bir iyilik istemiş, benim bir ulaşma kapasitem olduğunu düşünüp medet ummuş. Rabbim benim niyetimi biliyor deyip bu işe koyuluyorum ama bu yazıdan sonra inşallah bu istekler son bulur da, ben de şüphe içinde durmam. Bu tür bid’atlara destek oluyor olmak ruhumu hayli rahatsız ediyor çünkü.
O zaman bu yazının da sonuna geldik diyelim ve herkesden kocaman bir helallik isteyelim. Allah hepinizden razı olsun. Bu cümleyi okuyorsanız yazının sonuna kadar dayanmışssınız demektir ve bu benim için çok büyük bir hediyedir. Rabbim hepimizi Kuran ahlakıyla ahlaklandırsın, Kuran yolundan ayırmasın ve Kuran yolundan ayrılmayan nesiller yetiştirmemizi nasip etsin.
Hayırlı akşamlaaaar 🙂
Seriyi 5.bölümde yakaladım.Allah razı olsun… Sevgilerle
Maşallah, Allah seni hidayet yolundan ayırmasın inşallah , en güzel yola girmişsin, inşaallah şevkin kırılmaz ve doğrularla buluşmaya ve onları anlatmaya devam edersin yolunda.
Bu arada konu bütünlüğünü sağlamak zor demişsin ya onun için kavram kavram okumayı deneyebilirsin. Mesela Kur’an’da hidayet kelimesinin geçtiği tüm ayetleri tarayıp okuma. Bunun için köküne inip “هضى” kelimesinin geçtiği tüm ayetleri taramak , gerçekten bir bütünlük yakalandığını ve o kavramı anlama konusunda kolaylık yaşadığını göreceksin. Bunun için “kuranmeali.com” var, orda istediğin şekilde arama yapıyorsun ve bi kelimeyle ilgili tüm ayetleri sana getiriyor. Aynı zamanda bir ayetin tüm meallerle gösterilmesi ayrı bir güzellik. El-müfredat var Ragıp el Isfehaninin, bu kitabı edinirsen onda Kuran’da geçen tüm kavramları ve geçtigi tüm ayetleri görebilirsin. Ayrıca kuranda temel kavramlar diye kitaplar da var buralardan da faydalanabilirsin.
Allah razı olsun ve yolunu açık etsin inşaallah bu samimiyetini hiç kaybetme…☺
Cok cok cok teşekkür ederim. Geç görülmüş bir yorum olsa da çok işime yarayacak bir bilgi aldım sayende 🙂 Allah razı olsun, Allah cümlemizi yolunda sabit kılsın:)
Bana sosyal medyayı iyiki kullanmışım dedirtecek ikinci insansın. İlki kapanmama vesile olan bir paylaşım grubuydu. Sende imanımı kuvvetlendiren oldun gözümü ve gönlümü açan oldun. Rabbim herkesi senin gibi islam konusunda araştıran ve bilgilendirenler ile karşılaştırsın. Ümmetimin senin gibi gençlerle dolsun. Evlatlarım da ümmete layık olsun feraha ersin inşallah. Allah gönlüne göre versin inşallah.