Meal Okumaları 73 – Müzzemmil Suresi

Gönül Ayyıldız

Updated on:

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Müzzemmil sûresi Mekke’de nazil olmuştur. Mushaftaki sıralamada yetmiş üçüncü, iniş sırasına göre üçüncü sûredir. Kalem sûresinden sonra, Müddessir sûresinden önce Mekke’de inmiştir; 20. âyetinin Medine’de indiğine dair bir rivayet de vardır. Yüce Peygamberin hayatından bir bölümünü, yani sırf Allah’a yönelişini, O’na itaatim, gece ibadetini ve Allah’ın kitabını okuyuşunu ele alır. Yani sûrenin ana konusu Peygamberimizin (s.a.v.) hayatıdır. Adını da birinci âyette geçen “örtünüp bürünen” anlamındaki “müzzemrnil” kelimesinden almıştır. Sure :
kendi içinde 3 kısıma ayrılabilir:

1-11: Allah’ın Peygambere lütuf ve rahmeti
12:19: Müşriklere kıyamet tehtidi
20: Peygamber ve müminlere kolaylık haberi

Surenin  İlk yedi ayetine genel olarak baktığımızda,  Allah Rasulü’ne “Bu sana yüklenen büyük sorumluluk için kendini hazırla ve bu işin amelî gece kalkarak namaz kılmandır” emri verilmektedir. Öcnce gecenin hangi kısmını kasttetiğini anlamak için 2. ayete bakalım: ”Gecenin birazı hariç olmak üzere geceleyin kalk.” Bu ayetin iki anlamı olabilir. Birincisi, “Geceyi namazla kıyamda geçirin ve çok az bir kısmında uyuyun.” İkincisi ise “Bütün geceyi namazla geçirmen emrolunmaktadır. Hem istirahat et ve hem de gecenin az bir kısmında ibadet et,” şeklindedir. Fakat, bir sonraki ayetlerden birinci anlamın daha uygun olduğu anlaşılmaktadır. İnsan Suresi 26. ayet de bunu teyid etmekte ve “Gecenin bir bölümünde O’na secde et ve geceleyin uzun uzadıya O’nu tesbih et” denilmektedir. Zaten daha sonra 3.ayette ”Gecenin yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt.” denilmesinden anlıyoruz ki gecenin yarısından biraz fazla veya biraz az ibadet etmesi konusunda Allah Rasulü serbest bırakılmıştır. Ama anlaşılmaktadır ki, burada gecenin yarısı tercih edilmektedir. Çünkü o, yarı ölçüt kılınarak bunun biraz azı veya çoğu hususu ona bırakılmıştır.
Surenin 4.ayetinde şöyle buyuruluyor: ”Kur’an’ı da belli bir düzen içinde (tertil üzere) oku” Yani çok hızlı okumayın, yavaş yavaş ve kelime kelime okuyun. Her bir ayet üzerinde durun ki zihninizde ilahi kelâm’ın manası iyice yerleşsin ve muhtevası size tesir etsin. Ayetlerde geçen Allah’ın zatının ve sıfatlarının zikri de kalbinize kök salsın, O’nun büyüklüğünü, heybetini hissettirsin, Allah’ın Rahmeti’nin açıklanması içinizde şükür hissi uyandırsın. O’nun gazab ve azabının zikri ise içinizde korku yaratsın. Eğer bir şey emrolunmuşsa veya bir şeyden menolunuyorsa bu emir ne içindir ve bu nehiy hangi şey içindir iyice anlaşılsın. Velhasıl, Kur’an’ı okumak sadece kelimeleri telaffuz etmek değildir. Onun üzerinde tefekkür etmek demektir. Bu saydıklarımızı başarabilmek için  sağlam bir Arapça bilgisine hiçbirimiz hayır demezdik herhalde. Ama o olmadı diye boş da duramazdık. Bu yüzden meal okuyoruz, her ayetin anlamına karşılık bulamazsak da, artık surelerin neyden bahsettiğini biliyoruz.  Hatta bazı surelerin kısımlarını hatırlayıp, başında falanca konudan sonundan falanca konudan bahsediyordu diyebiliyoruz. Bunlar bizim için büyük olmasa bile güzel adımlar. Büyük adım olabilmeleri için iyice anlayana kadar meal hatimine devam etmemiz gerekiyor. Bir kere ile olmaz, beş kere, on kere, yüz kere lazım. Ya da işte herşeyi bırakıp bir Arapça kursuna yazılmak da fena fikir sayılmaz. Tercih tabi ki sizin 😀 Ayrıca Kuran okumakla ilgili olarak Ümmü Seleme’ye Efendimiz’in kıraatı sorulduğunda, O  şöyle cevap verdi: “Allah Rasulü tane tane ve ara vererek okur, her ayet üzerinde dururdu. Meselâ, Elhamdülillahi-Rabbil-Alemin der bir dururdu, sonra Errahmanirrahim der durur, sonra maliki yevmiddin derdi.”  Hz. Ebu Zer diyor ki: “Bir kere gece namazında Allah Rasulü, sabah oluncaya kadar ‘eğer onlara azab edersen, onlar senin kulların, şayet onları affedersen sen aziz ve hakimsin.

Daha sonra 5.ayette neden Efendimiz’e gece yarısı kalkıp ibadet etmesi söylendiği açıklanıyor. İşte bu Allah’ın Rasulune karşı nasıl nazik ve nasıl güzel davrandığının bir örneğidir. ” Biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız” Yani, sana gece namazını kılman emri, “Sana yüklediğimiz bir ağır sözü taşıyabilmek için sende tahammül gücü geliştirsin” diye verilmiştir. Bu güç, eğer sen gecenin rahatını bırakır da aşağı yukarı yarısını ibadetle geçirirsen hasıl olacaktır. Kur’an için “çok ağır bir söz” denmesi, O’nun emirlerini uygulamanın, onun talimatına göre bir örnek oluşturmanın, onun davetini yaparken bütün dünyayı karşısına almanın, bu Kitabaa göre inanç, düşünce, ahlâk, edeb, kültür ve medeniyet düzeninde bir inkilab oluşturmanın güç bir misyon olduğu içindir. Ayrıca bu kelâmın nüzulune tahammül etmek çok güç bir işti. Ve 6.ayette de bunu neden gündüz değil de gece olduğunu açıklıyor; ”Çünkü gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha sağlamdır.” Bu ayetle ilgili olarak müfessirler harika bir açıklamada bulunmuş, direk alıntılayalım; ”Bu ayetin manası çok geniştir, bir cümle ile açıklamak mümkün değildir. Bir manası şudur; gece ibadet için kalkmak ve uzunca bir kıyam etmek insan mizacının tersidir,bu saatte insan istirahat ister. Bu yüzden bu eylem nefsi kontrol altına almak için çok etkili bir çabadır. Bu şekilde eğer bir kimse nefsi ve bedeni üzerinde hakimiyet sağlar ve onları Allah yolunda kullanmaya muktedir olursa, o kimse Hak dininin tebliğini dünyaya galip kılmak için daha başarılı olacaktır. İkinci anlamı ise, kalp ve dil arasında bir harmoni oluşturmak için çok etkili bir vasıta olduğu şeklindedir. Çünkü gecenin bu saatlerinde kul ile Allah arasına başka bir şey giremez. Bu halde insan diliyle ne söylüyorsa kalbinin sesiyle de onu söyler. Kalp ve dilde bir ahenk meydana gelir. Bir diğer anlamı da insanın zahir ve batınında ahenk meydana getirmek için çok tesirli bir vasıta olduğu şeklindedir. Çünkü gece yalnızlığında eğer bir kimse istirahatını terkederek ibadet için kalkarsa bu muhakkak ihlasındandır. Çünkü bunda gösteriş yapmanın bir unsuru yoktur. Bir diğer dördüncü mana da şöyle verilebilir; Bu gece ibadeti insan için gündüz ibadetinden daha ağırdır. Dolayısıyla bu ibadete devam eden kimsede sebat oluşturur. O kişi Allah’ın yolunda daha bir bilinçle ve kesin iradeyle gider ve her türlü zorluğa karşı direnç gösterir. Bu açıklamalardan sonra arka arkaya Efendimiz’e nasihatler sıralanıyor, bunlar çok açık bir şekilde anlaşıldığı için direk ayetleri bırakırsak açıklama yapmaya gerek kalmaz diye düşünüyorum; ”Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl. O yalanlayıcı zevk ve refah sahiplerini bana bırak, onlara biraz mühlet ver. ” Buradaki “Onlardan ayrıl”dan kasıt, “onlara tebliğ yapmayı bırak” demek değil. Yalnız, onlar beyhude şeyler söylediklerinde onları muhatap alma denilmek istenmektedir. Onların terbiyesizliklerine cevap vermeyin ve bunlara karşı kızmayın, öfkelenmeyin. Yani senin tavrın tıpkı serseri birisinin şerefli bir kimseye hoş olmayan laflar söylemesine karşılık o kimsenin onu hiç muhatab almaması ve aldırış etmemesi gibi olmalıdır. Burada Rasulüllah’ın tavrı zaten böyle değildi de Allah O’na böyle olmasını öğütlemişti gibi bir anlayışa gidilmemeli. Aslında Allah Rasulü’nün tavrı zaten böyleydi. Ama Kur’an-ı Kerim’deki bu irşaddan maksat kafirlere, eğer Allah Rasulü onların bu hareketlerine cevap vermiyorsa bunun O’nun zayıflığı dolayısıyla olmadığını bildirmektir. Rasul şerefli bir kimsedir ve Allah’ın talimatı gereğince onların bu gibi terbiyesiz tavırlarına bir karşılık vermemektedir. Buradan sonraki ayetlerde inkârcıları dehşete düşürüp acılar içinde bırakacak olan kıyamet hali zikredilir. Firavn’un yalanlamasına karşı gördüğü ceza örnek verilerek onun durumuna düşmemeleri hatırlatılır ve vadedilen azabla yüzleşmemeleri için bir yol gösterilir. O da, anlayanlar için bir rehber olan Kur’an-ı Kerim’dir: “Bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine varan bir yol tutar”

Surenin son konusu, teheccüd namazı ve Kur’an okuma müddetini yeniden düzenleyen ve bu konudaki mükellefiyeti hafifleten ayettedir.Bu ayete göre Mü’minler gece Allah’ı çokça anacak, ibadet edecekler, gündüzleri ise, hem İslam’ı tebliğ edecek, hem de geçimlerini temin için gayret sarfedeceklerdir. Bütün bu zorluklara karşı koymak çetin bir iştir. Allah Teâlâ, insanlara rahmet olsun diye, gece ibadeti ve Kur’an okumayı, insanların kolayına gelecek şekilde hafifletmektedir. “…O halde Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Namazınızı kılın. Zekâtınızı verin. Yaptığınız iyiliklerin mükâfatını Allah nezdinde, hem yaptıklarınızdan daha hayırlı, hem de sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan mağfiret dileyin. Çünkü Allah “Gafûr’dur, Rahim’dir”çok affeden ve çok bağışlayandır” Surenin ilk başlarında gecenin yarısı tam olarak belirtilmeden, gece namazı emredilmişti, çünkü vakti tam olarak bilebilmek mümkün değildi. Saat yoktu vs. Bu emirden sonra insanlar bazı gecelerin üçte ikisi, bazı gecelerin de üçte biri kalkıp bu ibadeti yerine getiriyordu. Ve farkındaysanız yine başlangıçta, bu emrin muhatabı yalnızca Allah Rasulü idi; fakat zamanla ashabtan bazıları sevab kazanmak için coşkuyla Allah Rasulüne uyarak gece namazına önem vermeye başladılar ve böylelikle ümmete de miras kaldı. Ayetin son kısmında ”hem yaptıklarınızdan daha büyüğünü bulacaksınız” ifadesiyle dünyada hayırlı ne yaptıysan, ahirette fazlasıyla karşılığını bulacaksın denmek istenmiştir.

Ve son ayetle birlikte bu sureyi de bitirdik. Rabbim daima amel etmeyi nasip etsin.

Sadakallahulazim.

“Meal Okumaları 73 – Müzzemmil Suresi” üzerine 2 yorum

  1. Guzel bir yazı. Anlatım diliniz çok iyi. Tavsiye üzerine sizi takip etmeye başladım. İnşallah devam ederim. Teşekkürler.

    Yanıtla

Yorum yapın