Bu sabah uzun zamandır bahsettiğim göz muayenesine gidebildim. Dedem ve nenemde benimle beraberdiler. Onları çok bekletmemek adına tüm işlerimi hızlı halletmeye çalıştıysam da kendilerini memnun etmek hayli zordu. Terslik bu ya benim de her katta bir işim vardı. En sonunda artık çıkarken Zeynep’e hoşgeldin çiçeği almaya gitmem gerekiyordu ama nasıl? 😀 nenem ve dedem birazdan “yeter beklettin” diye döveceklerdi beni. Yinede hemen hastahanenin karşısında oturan teyzenin yanına gidip, frezyaları seçtim, daha sonra renklendirmesi için de renkli çiçekleri işaret ettim. Bu sırada bir gözümde dedemlerin üzerindeydi. Acaba kaç numaralı bakışı atacaklardı üstüme. Diğer gözümde çiçekçi teyzenin elindeki lastikteydi, sokak çiçeği usulü taktı o iğrenç şeyi güzelim çiçeklerime. Sonra hiç pazarlık kültürü olmayan ben kazıklanmama umuduyla borcumu sordum. Ve hanım teyze, “kızım burası 20 ama sen 15 ver” dedi. Gözlerim dolu dolu oldu… Aman allahım bugüne kadar tüm çiçekçiler bir lira fazla almak için üstüme saldıracakken bu nasıl bal bir teyzeydi böyle. Mutluluğum çok uzun sürmedi, çünkü tam bu sırada dedem ve nenem taksiyi çevirmiş beni bekliyorlardı. Ama tabi ben de düşündüğümü söylemeden gidemezdim, teyzeye yaklaşıp “çok teşekkür ederim çok tatlı bir hanımsınız, bana hep uyanık teyzeler denk gelirdi bugün sayenizde çok mutlu oldum” deyip 20 lirasını uzattım. O da bana karşılığında gülerek üç dört tane kırmızı karanfil hediye etti. Frezyalar eşittir bir mutluluk! Koşa koşa taksiye yetiştiğimde, beni karşılayan gergin havayı görmeniz lazım. Bir de taksiye biner binmez, dedem sert bakışlarını üstüme gönderdi mi, obaaaa. Taksici amca da dikiz aynasından nerde kaldın ya diye bir bakış atınca yerine dibi kalp ben. Ama günün bombasını nenem bacağımı cimcikleyip, çiçeğin sırası mıydı diye bağırarak patlattı. Ama ben öyle mutluydum ki, çiçeklerim çok güzeldi, frezyalrım harika kokuyordu, çiçekçi teyze çok tatlıydı ve bu sayede ben de tatlıydım. Teyzenin verdiği frezyalardan bir sap taksici amcaya uzattım, “özür dilerim sizi beklettim bu da özür şeysi, hakkınızı helal edin lütfen” dedim. Ikincisini dedeme uzattım “dedecim bak bu da senin için, beklettim özür dilerim” dedim. Üçüncünü neneme uzattım “ay yok sana çiçek falan, sen bana cimcik attın” diyerek geri çektim. Dedem çiçeğini neneme uzattı. Taksici amca teşekkür etti ve tüm hava normale döndü. Benim havam hiç bozulmamıştı ama onların gönlünü aldığım için daha bir keyifli olmuştum. Etti mi frezyalar eşittir iki üç dört mutluluk?
Eve geldiğimde, sokak usulü bağlanan çiçeklerimi gelin buketi haline çevirdim. Saplarını temizledim, kuruları ayırdım ve kurdelesini taktım. Zeynep’e gitmek için yola çıktığımda, eşiyle yürüyüşe çıkmış cumhuriyetçi bir yaşlı bir teyze gözlerini çiçeğe dikerek yanıma yaklaştı. Onlar ne güzel korkuyordur şimdi diyerek eşine işaret etti. Ben de renklilerin etrafını çevirdiğim beyaz frezyalarımdan, birkaç sap çıkartıp keyifle ona uzattım. Hayır kabul edemem dediyse de, lütfen kabul edin diye diye vermeyi başardım. Şalımı sevdi canını yediğim. Bir de dua etti, kendi bildiği türden. Etti mi frezyalar eşittir beş mutluluk? Sonra Zeyneplerin mahalleye girdim, bir amca çiçeğe öyle bir baktı ki, utanmasam ona da verecektim. Utandım vermedim. Ama keşke verseydim, çünkü yolu dönmeden çiçeklerden birkaç sapı nazardan yere düştü. Oysa baya sıkı bağlamıştım. Onları tekrar sıkıştırmamak için çantama attım ve binaya girdim. Asansör kapısında bir kız çocuğunun daha dikkatini çeken çiçeklerden bir parça da ona vermek istedim ve oda hemen kabul etti. Teşekkür etmeyi annesi hatırlatmış olsa da onun pembiş dudakları teşekkür eder gibi gülümsüyordu zaten. Etti mi size frezyalar eşittir altı mutluluk!
Hersey bitti ve ben kütüphaneye ders çalışmaya gittim. Çantamdan ise sabah yere dökülen frezyalar çıktı, kütüphane görevlisi kokusunu çok beğendi, bir sapını da ona hediye ettim. Etti mi bize frezyalar eşittir yedi mutluluk? Sonra bana kalanlar masanın üstünde dururken, beraber oturduğumuz diğer genç ve meraklı bakışlara da birer sap uzattım. bu gençler çok çekingenlrrdi maşallah, Allah edeplerini arttırsın. Onlardan o kadar çok teşekkür aldım ki, yirmi liralık çiçek bana oldu binbir sürü dua. Etti mi frezyalar eşittir sekiz dokus on mutluluk? Ben inanıyorum ki sabah nenemlerle sabır göstermesem ve orada kadınla çirkeflik edip biraz pazarlık yapsam, şu bereketi kesinlikle göremezdim. Tamam pazarlık sünnet diyor olabilirsiniz, kendinizce haklısınız da ama bana yaramıyor. O parada çocuklarının hakkı var, evinin rıskı var diye düşünür vazgeçerim pazarlıktan. Vazgeçince böyle Allah yerini bambaşka şeylerle dolduruyor zaten. Mesela elimde kalan tek bir sapı da ben saklayayım dedim ama elimde kalan tek şey bu fotoğraf oldu. İşte az önce fotoğrafı görünce yaşadığım hediyeleşme faslı birbir film şeridi oldu gözümün önüne. Şimdi bana o bir sap frezya nerede diye soracak olsanız, cevabım karşısında beni dövebilirsiniz. Kendime niyetle ayırdığım güzelim çiçeği de kitabın arasında unutuvermişim. Bunu da yine fotoğrafı görünce hatırladım. Ilk hatırladığımda üzüldüm açıkçası, yalan yok. Helal parayı yani niye bana nasip olmadı hiç anlamadım. Ama olsun hiç önemli değil. Günler sonra o kitabı açan biri görür ve sevinir belki. Sonra ben onun mutluluk sebebi olurum farketmeden. Sonra o da birinin gülümseme sebebi olur. Hani mutluluk böyle çoğaldıkça çoğalır ya, belki kaynağı da benim unutulmuş frezyalarım olur. Düşünsenize, bir kitap alıyorsunuz içinden kurumuş frezyalar dökülüyor kucağınıza. Oldu mu size frezyalar eşittir bir kütüphane dolusu insan mutluluğu? Ay, ama gerçekten çok heyecanlı değil mi?
Yaaa, tabi ki çok heyecanlı. Gidip kitabı yarın ben alcam ya, çok heveslendim şimdi ^_^ ya da durun durun, ben yarın yine çiçekçi teyzeye gidip frezya alayım, kütüphanedeki bütün kitapların arasına koyayım. Yaaaaaaaaa mutluluktan bağırasım geldi, napcaz şimdi ^_^
frezyaların bir de yazını okyan olarak bana verdiği mutluluk var,bunu da sayıya ekleyebilirsin
Nekadar güzel anlatmışsınız hediyenin değerini. Gerçekten bir soluk ta okudum yazınızı ne kadar güzel içten bir yazı olmuş. . Okuyan insanı da mutlu eden tarzda etkili ve huzur veren ders veren.. 🙂
Diğer yazılarınızı merak etmedim değil şimdi hepsine bir göz atmak gerek 🙂
o kütüphaneye benimde yolum düşse de bana denk gelse diye düşünüyordum ama sanırım bi çiçekciye uğrasam daha daha iyi olacak 🙂
Kütüphaneye de bekleriz 😀
inşallah bakalım 🙂
Kocaman bir gülümseme suratimda. Yapısı kaldı üstelik. Allah razı olsun.
Allah sizden razı olsun böyle güzel yorumlarla beni yalnız bırakmıyorsunuz 🙂
Nasıl bi huzur kapladı içimi. Rabbim sizden razı olsun 🙂
Rabbim sizden de razı olsun inşallah 🙂
Madem oyle, bende bir mutluluk birakmadan edemedim. Sizi 10 dak once kesfettim instagramda meal okumalariniza katilmak isterken kendimi websitenizde buldum ☺️ Bu yaziyla gunumu aydinlattiniz. Ici sicacik insanlari hep bulup hayatimin bi yerine koymak istemisimdir. Artik takipcinizim?
cok teşekkür ederim, ne kadar mutlu ettiniz beni 🙂
Rabbim çokça razı olsun sizden, inşallah daha güzel anılarla birlikte olmak nasip olsun 🙂
Allah razı olsun sizden. İnsan hayatında hep böyle güzel yüreklere ihtiyaç duyar, iyi ki varsınız diyorum ve Severek takip ediyorum sizi ?
cok teşekkür ederimm ne mutluuuu 🙂
Aleykümselam, cümlemizden razı olsun inşallah. cevabı yazan beyfendi yorumu kendi yapmış cevabı kendi vermiş tezlerini kendi sunmuş tezlerini kendi çürütmüş. çünkü 5 kaynak tefsirden birden baktığım şu ayetin dövmek fiilini yoksayfıgına şahit olmadım. kelime olarak ayrıntıya girmek değil daha cok muhteva acısından ayrıntıya girilmesi gerektiğini düşünüyorum. onu da zaten yazıda açıkladım fakat yetersiz kaldı ise siz de birkaç tefsir kitabı karıştırın derim. sitede yazan beyfendinin kötü niyetlş oldugunu düşünmüyorum, onun okuyucu kitlesi ateistler ve yumuşak bir dil ile tebliğ etmesi cok gerekli. fakat yine de ayet biraz fazla esnetilmiş gibi geliyor 🙂